Naci Görür: "Bütün bir ulusun deprem bilincini artırmak ve hayatlarını kurtarmak için sınanıyorum"

Naci Görür: "Bütün bir ulusun deprem bilincini artırmak ve hayatlarını kurtarmak için sınanıyorum"

Prof. Dr. Naci Görür, New York Times'a verdiği röportajında, Gölcük depreminden Kahramanmaraş depremine kadar, yıllar içerisinde halkı ve devlet yetkililerini bilinçlendirmek için sarf ettiği çabayı anlattı.

Kahramanmaraş depremleri sonrası, ağzından çıkacak her söz merak konusu olan Prof. Dr. Naci Görür, New York Times'a röportaj verdi. Gölcük depreminden Kahramanmaraş depremlerine kadar Görür'ün halkı bilinçlendirmek için çabasının vurgulandığı röportajda, yaklaşan İstanbul depremine dair çalışmalarına da dikkat çekildi.

Prof. Dr. Görür ile yapılan söyleşide şu ifadelere yer verildi:


Türkiye'nin güneyini güçlü bir depremin vurduğu haberi, ünlü jeoloğa ilk olarak şafak öncesi tanımadığı bir telefon numarasından gelen görüntülü aramayla ulaştı.

Zar zor uyandığında, kendini yıkılan evlerinin enkazında mahsur kalmış bir kadın ve kızıyla yüz yüze buldu.

Naci Görür, kadının "Hocam, lütfen bizi kurtarın" dediğini hatırlıyor. Ancak telefon kesilmiş ve o gün aldığı telefonlar arasında numarayı kaybetmiş. Kadının kim olduğunu ya da ona ne olduğunu asla öğrenemedi.

"İki saat boyunca ağladım" diyen Jeolog Naci Görür, halkı, depremlerin ülkeleri için oluşturduğu büyük tehdit konusunda uyarmayı ve hazırlanmaları için yalvarmayı hayatının bir parçası haline getirmiş emekli bir profesör.

Deprem Uyarıları Ona Şöhret Getirdi... "Keşke Daha Fazla İnsan Dinleseydi"

Naci Görür, tahmin ettiği depremlere karşı hazırlıklı olunması için yaptığı uyarılarla Türkiye'de tanınan bir isim haline geldi. Aldığı tepkiler ise onu hayal kırıklığına uğratırken, Görür, İstanbul için de derin endişeler duyuyor.

6 Şubat depremleri, Türkiye tarihindeki en ölümcül depremlerdi ve o gün katliamın boyutları ortaya çıktıkça Dr. Görür, kendisinin ve diğer bilim insanlarının uzun zamandır uyardığı bir felakete hazırlanmak için bu kadar az şey yapılmış olmasından yakındı.

"Jeologlar olarak bu depremin gelmekte olduğunu söylemekten ve yazmaktan yorulduk. Kimse tepki vermedi."

Prof. Dr. Görür'ün depremlere ilişkin açıklamaları, kendisine Türkiye'de ünlenmesini sağladı.

Görür, çok sayıda aktif fayın ve yıkıcı depremlerin yaşandığı bir coğrafyada, sismik tehditler konusunda alarm veren ve toplumun bunları nasıl hafifletebileceğini öneren isimler arasında en üstte yer alıyor.

76 yaşındaki Prof. Dr. Görür, sakin bir emekliliğin tadını çıkarmak yerine, zamanını, işverenler, devlet yöneticileri ve belediye yetkilileriyle depremle ilgili toplantılarla geçiriyor.

Televizyona o kadar sık çıkıyor ki insanlar onu sokakta tanıyor. Eskiden Twitter olarak bilinen X'teki 2,2 milyon takipçisine düzenli düzenli olarak bilgilendirmelerde bulunan Görür, plaka tektoniğini açıklıyor, halka, evlerini inceletmelerini ve gerekirse güçlendirmelerini tavsiye ediyor. Daha güvenli şehirler inşa etmeleri için hükümetlerine baskı yapmalarını söylüyor.

Ayrıca yakında kaymasından ve şiddetli sarsıntılara yol açmasından korktuğu faylar hakkında da uyarılarda bulunuyor.

Şubat ayındaki depremlerden bu yana halktan, sürekli olarak bölgelerinin tehlikede olup olmadığını ve yer değiştirmeleri gerekip gerekmediğini soran kişisel sorularla karşılaştı.

Kendisine ulaşan son mesajlardan biri, Türkiye'nin güneyinde yeni bir depremin binasını yıkacağından çok korktuğu için uyumakta zorlanan bir öğrenciden geldi.

Büyük bir deprem daha mı geliyordu?

20 yaşındaki Abdulkadir Asana adlı öğrenci Görür'e şunu sordu. Şehri terk etmeli miyim?

Dr. Görür, İstanbul'daki evinin kitaplarla kaplı ofisinde mesajı yüksek sesle okudu ve derin bir iç çekti. Kendisine bu türden o kadar çok soru geliyor ki yetişmekte zorlandığını söyledi. Ama bu kadar çok yabancının neden kendisine ulaştığını anlıyordu.

"Çünkü korkuyorlar"

Çünkü depremler hakkında güvenilir bilgi arayışında olan pek çok insan hükümete, Türkiye'deki üniversitelere ya da afet yardım kuruluşlarına güvenmiyor. Bu yüzden Görür'e danışıyorlar ve o da yardım etmeye çabalıyor.

Görür, yaptıkları için "Bu, insanlara ölmemeleri için bir yol göstermektir" sözlerini sarf ediyor.

Yıllardır kamuoyuna yaptığı uyarılara rağmen, Türkiye'nin depreme hazırlık düzeyinin artırılmasında sesinin ne kadar fark yarattığı sorulduğunda Naci Görür'ün yüzü asıldı.

"Çok fazla etkisi olduğunu düşünmüyorum," dedi. "Ne halk düzeyinde ne de yerel yönetimler düzeyinde."
Özellikle Türkiye'nin en büyük şehri ve ekonomik lokomotifi olan İstanbul için endişeleniyor ve 16 milyonluk nüfusunun yakın gelecekte yıkıcı bir depremle karşı karşıya kalabileceğinden korkuyor.

Eğitim yılları...

Lisedeyken başka çocuklara özel ders verdi. İstanbul'da prestijli bir üniversitenin maden fakültesini kazandı ve bir arkadaşının peşinden jeoloji bölümüne girdi. Daha sonra Imperial College London'dan doktorasını aldı.

1999 yılında, İstanbul'un doğusunda bir sanayi kenti olan İzmit'i vuran ve 17 binden fazla insanın ölümüne yol açan şiddetli deprem sırasında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders veriyordu.

Bu felaketin ardından Prof. Dr. Görür, hükümeti bu tür felaketlere hazırlıklı olmak için daha fazla çaba göstermeye, inşaatlara izin vermeden önce araziyi iyice etüt etmeye ve bina yönetmeliklerini sıkı bir şekilde uygulamaya çağırdı.

Akademik kariyerinde, Marmara Denizi'nin altındaki fayla ilgili çığır açan araştırmalarda kritik bir rol oynayarak sismologların deprem olasılığını hesaplamalarını kolaylaştırdı. Bu, bir dalgıç gemisiyle deniz seviyesinin yaklaşık 1.2 kilometre altına inmeyi de içeriyordu.

"Normalde yüzmeyi bile bilmiyorum!"

2014 yılında emekli oldu ama konuşmaya devam etti. Kızı onun Twitter hesabını açarak sesinin daha fazla duyulmasını sağladı.
Ulusal ve yerel yetkilileri deprem güvenliğine daha fazla öncelik vermedikleri için düzenli olarak eleştirirken, belirli kişileri hedef almaktan kaçınıyor. Hükümetin kendisiyle etkileşimi sınırlı bir seviyede tutuyor.

Ancak uyarılarının karşılık bulmaması onu sürekli hayal kırıklığına uğratıyor; bu da onu, harekete geçmeyen insanlara yaklaşan kıyamet hakkında alarm veren bir tür Türk Kassandra'sı yapıyor.

"Beni alkışladılar ve sarıldılar ama asla ciddiye almadılar"

Bu yıl 3 Şubat'ta sosyal medya üzerinden Türkiye'nin güneyinde, Suriye sınırına yakın faylar üzerindeki baskı konusunda uyarıda bulundu. Bir depremde zarar görebilecek bölgeleri işaretleyen sarı iğnelerin bulunduğu bir harita paylaştı ve harekete geçilmemesi karşısında yine hayal kırıklığına uğradı.
Üç gün sonra, işaretlediği bazı kasabalara ağır hasar veren iki güçlü deprem meydana geldi ve kendisini takip edenleri, uzmanlığı konusunda ikna etti.

Prof. Dr. Görür kâhin olduğu yönündeki iddiaları reddediyor ve depremlerin insanların hiçbir şey yapamayacağı ilahi eylemler olduğu görüşünü kabul etmiyor:

"İnsanlar depremler hakkında hiçbir şey bilmiyor, Çoğu depremlerin Tanrı'dan geldiğini, bunun kader olduğunu ve kaderinizden kaçamayacağınızı düşünüyor."

Aslında bilimin, bir depremin tam olarak ne zaman meydana geleceğini tahmin edemese bile, tehditlerin nerede arttığını tahmin edebileceğini söylüyor.

"Bu bir deprem tahmini değil. Bu basit ve tamamen mantıklı."

Elinden geldiğince çok sayıda kişisel soruya yanıt veriyor, ancak çoğu zaman bunalıyor ve bunun yerine sosyal medyada tavsiyeler yayınlıyor. İnsanlara evlerini saygın mühendislere kontrol ettirmelerini ve mümkünse güçlendirmelerini ya da daha sağlam binalara taşınmalarını söylüyor.

Ancak daha da önemlisi, deprem güvenliğini ulusal bir öncelik haline getirmesi ve vatandaşların evlerini ve şehirlerini buna göre inşa etmesi için hükümete baskı yapılması gerektiğini aktarıyor.

"Toplumun bir parçası olarak depreme hazırlıklı olmayı talep etmek zorundalar"

Görür, olası felaketlere bu kadar yoğun bir şekilde odaklanmanın yorucu olabileceğini ve doktorunun, eşinin ve çocuklarının (bir oğlu, kızı ve üç torunu var) ona sakin olmasını söylediğini belirtti.

Ama konuşmaya devam etmek zorunda hissediyor.

"Bütün bir ulusun deprem bilincini artırmak ve hayatlarını kurtarmak için sınanıyorum."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.