Müteahhitler 'Tek suçlu biz miyiz' diye sorup 10 öneri paylaştı
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Tahir Tellioğlu, Kahramanmaraş depremlerinin ardından yıkılan binalardaki tek suçlunun müteahhitler olmadığını ifade etti.
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde 43 bin 556 kişi hayatını kaybederken, çok sayıda insan evsiz kalmıştı. Evsiz kalanlar büyükşehirlere taşınmaya veya çadırlarda yaşamaya başlamıştı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 11 kentte toplamda 717 bin 614 binanın 90 bin 609’unun 'acil yıkılacak', 'ağır hasarlı' ve 'yıkık' olduğunu belirlemişti. Bu durumdaki binalardaki konut sayısı ise 269 bin 51.
'Tek suçlu müteahhit algısı...'
İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Başkanı Tahir Tellioğlu, bugün yayınladığı yazılı açıklamasında, 'deprem felaketinden sonra ortaya çıkan manzara, can kayıpları ve acılar henüz tazeyken' "Kusurlu kim, ihmal eden kim, suçlu kim" tartışmasının içinde olmak istemediklerini ifade etti.
Tellioğlu, şu ifadeyi kullandı: "Ancak, kamuoyunda farklı provokasyonlarla yaratılmak istenen ve linç kampanyasına dönüştürülen 'Tek suçlu müteaahit' algısının doğru olmadığını, meselenin yerinde tespit, yetki ve sorumluluk başlıklarında değerlendirilmek suretiyle yargıya taşınması gerekliliğinin önemine binaen Türkiye yapı sektörünün çatı kuruluşu olarak Türkiye kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu içerisinde açıklama yapma gereği duyduk."
'Müteahhitleri tek başına sorumlu göstermek adil değil'
Tellioğlu, 'yaşanan can kayıplarının, kaybolan hayatların ve çekilen acıların elbette bir cezası olması gerektiğini' belirterek "Ancak, devletine ve milletine hizmet etmiş ve işini yasaların öngördüğü ve emrettiği doğrultuda ve şartlarda yapan günümüz şartlarında yasal düzenleme ile mesleki yeterliliklerine göre sınıflandırılan ve belgelendirilen müteahhitlerin her deprem felaketinde olduğu gibi ;Bir kısım medyanın provokasyonel haberleri, yaklaşımları ve kamuoyu baskısıyla tek başlarına sorumlu olarak hedef göstermek, suçlu ilan etmek doğru ve adil değildir" dedi.
Son yüzyılın en şiddetli depreminin yaşandığını, 'müteahhitleri tek suçlu ilan etmenin ve hedef göstermenin, sağlıklı tespit ve teşhisi saptırdığını' öne süren Tellioğlu, "Ayrıca, bu yıkımlardaki müteselsil sorumluluk alanlarının tespitini doğru analiz ederek, yeni ve kalıcı tedbirler almamız ancak bilim ve ortak akıl ile mümkün olacaktır" ifadesini kullandı.
10 öneri sundu
İMKON başkanı şöyle devam etti: "Yapı sistemi; devletin denetiminde, belli bir kanun ve nizam çerçevesinde işlemektedir.
1. Deprem riski yoğun olan ülkemizin fay geçiş bölgelerine geçmişte imar verilmesi ile oluşan yapı stoklarının Büyükşehir Belediyeleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonu ile şehirlerin yeni deprem mastır planlarına göre fay hattı dışı güvenli bölgelere taşınması.
2. Deprem kuşağı olan ülkemizde zemin değerlerinin sağlamlık oranına göre kat verilmesi.
3. Deprem risk kapsamında olan ülkemizde 2012 yılında çıkartılan 6306 sayılı kentsel dönüşüm kanunun teşvik ve yaptırım gücü ile desteklenerek; ayrıca yapı yoğunluğundan veya fay hattı aksı olduğundan yerinde dönüşümü mümkün olmayan alanlar için şehrin zemini sağlam bölgeleri tespit edilerek cazibe merkezleri ile desteklenerek kentsel dönüşüm rezerv alanı oluşturulmalıdır.
4. Yapı statik uygulamalarının projeye göre yapılıp yapılmadığını denetleyen yapı denetim ve şantiye şeflerinin yapı proje uygulama denetçileri olarak üniversite mezuniyetinden sonra ihtisas branşlarına göre eğitim stajlarına ve sınavlarına tabi tutulmalıdır.
5. Betonun olması gerektiği değerden slambını düşük ayarlayan ve betona su katanlara gerekli sorumluluk ve cezayı müeyyide yüklenilmelidir.
6. Statik yapıyı inşaa edenlere (Demir ve Betonarmeden) sorumlu olanlara taşeronluk mecburiyeti getirilip, sadece statik yapıdan müteselsilen cezai sorumluluk yüklenmelidir.
7️. Deprem, kentsel dönüşüm ve çekirdek aileye bölünme gibi sebeplerden dolayı vatandaşımızın konut ihtiyacı ciddi manada artmıştır. Bunun da konut kiralarına yüksek oranda yansıdığını, belediyelerin küçük daire (asgari metrekare) şartını çok daha alt seviyelere çekip konut üretimini teşvik ederek, vatandaşımızın konuta erişimi kolaylaştırılmalıdır.
8. Son depremde yaklaşık 10’a yakın binanın kolonlarının kesildiği veya statik yapıya farklı tahribatlar verildiğini üzülerek müşahede etmekteyiz. Tedbiren altında iş yeri olan bütün yapı stoklarının gözden geçirilmesi ve apartman/site yöneticilerine de bu meyanda sorumluluk yüklenmelidir.
9. Bina yapımında en büyük maliyeti oluşturan konut imarlı arsa ihtiyacı Büyükşehirler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından üretilip uygun şartlarda konut sektörüne sunularak şehirin güvenli alanlarda planlı gelişimi sağlanmalıdır.
10. Müteahhitlik sektörünün yıllardır yasaya dayalı bir meslek odasının olması talebi karşılanarak, müteahhitlerin kayıt altına alınması ,sicillerinin tutulması sorumlulukları ölçeğinde eğitim sertifikasyonuna tabi tutulmaları sağlanmalıdır.
Depremin olağanüstü şiddeti ile yıkılan yapılarda müteahhit kusurlarının yanında ayrıca bu saydığımız maddelerin eksikliğinden kaynaklı kusur oranlarını doğru tespit etmemiz sağlıklı bir teşhis koymamız için hayatı önem arz etmektedir. Ancak bu şekilde deprem risklerini hayatımızdan daha kolay çıkartabiliriz.
Ciddi manada can ve mal kayıplarımızın sebebi yıkılan mevcut yapı stokunu ikiye ayırabiliriz;
1. Vatandaşımızın ruhsatsız bir şekilde el yordamı ile yaptığı yapılar
2. Ruhsata tabi yapılar daha sonra bu ruhsatlı yapıları da 1999 deprem öncesi ve 1999 sonrası yani deprem yönetmenliğine ve yapı denetim kapsamına göre yapılan yapılar diye bu grubu da ikiye ayırabiliriz.
100 bin müeahhit var
Dolayısıyla her yıkılan binanın ruhsatsız, ruhsatlı ve yapıldığı yıla tabi olduğu mevzuata göre değerlendirilmelidir. 2019 yılında ilgili kanun eksikliklerine rağmen güçlü bir şekilde çıktı ve uygulanıyor neticesinde 350.000 bin özel sektör müteahhiti bu kanunla önemli derecede disiplinize edilerek 100 binin altına düşmüştür.
'Yıkılanlar 1999 öncesi'
Ayrıca yıkılan yapıların yüzde 98’inin 1999 körfez depremi öncesi çıkartılan deprem yönetmenliği öncesi yapılar olduğunu, 1999 sonrası çıkartılan 4708 sayılı yapı denetim yasası kapsamında yapılan yapılardan bu depremde yıkılan ve hasarlı bina oranının ve Çevre ve Şehircilik Bakanımızın ve deprem sonrası Konfederasyonumuzun teknik heyetinin deprem bölgelerindeki incelemeleri neticesinde fay hattı üzerinde bulunan yüzde 2-3 civarı olduğu ayrıca dikkate alınmalıdır.
Maalesef hiçbir meslek grubunun istemediği halde, mesleklerini kötü icra edenlerden dolayı birçok meslek zan altında kalabilmektedir. Türkiye inşaat sektörünün çatı kuruluşu İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) olarak; birilerinin "Her yeri beton yığınına çeviriyorsunuz" anlayışıyla kentsel dönüşüme karşı çıkmalarına rağmen biz ise depremin ülke gerçeğimiz olduğunu unutmadan 'yaşamamız ve yapılaşmamız' gerektiğini ve bu gerçekle kültürel ve çevre değerlerimizi koruyarak sağlam ve sağlıklı kentler kurmamız gerektiğini İMKON olarak kurulduğumuz günden beri kamuoyu ve meslektaşlarımızla mutat zamanlarda ve birçok basın açıklamamızda ve ülke çapındaki yaptığımız onlarca çalıştaylarımızda defalarca paylaştık."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.