Meral Akşener sert sözlerle yüklendi! Birisi yalan söylüyor...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener'in hedefinde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başlattığı askıda ekmek kampanyası vardı. Akşener birisi yalan söylüyor diyerek hükümeti hedef aldı. İşte Akşener'in konuşmasının satır başları;
İşte Akşener'in konuşmasının
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Dünyaya 100 yıldır soykırım yalanını söyleyen Ermenistan gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi. Azerbaycan’a ateşkese rağmen füzeyle saldırdı. Yer utandı, gök utandı, insanlık utandı ama onlar utanmadı. Daha bir yaşındaki Medine bebek anasının koynunda can verdi.
O, artık bir melek. Büz o yüzü daha önce Hocalı’da görmüştük. Biz yine kendi yaramızla, kendi derdimiz ile, kendi acımızla baş başayız.
Yalancılar, zalimler vicdansızlar duysun diye söylüyoruz ki, Tanrı Türk’e yar olsun, Azerbaycan var olsun. Ermenistan’a silah veren Rusya’nın ateşkes masası kurmasından daha saçma bir şey olamaz. Sayın Erdoğan’ın dediği gibi Minsk üçlüsü Ermenistan’a destek veriyor. Bu konu, parti kongrelerinde konuşmakla geçiştirilecek bir konu değildir.
Kurulacak masalarda Türkiye’nin Azerbaycan2ın yanında yer almak zorundadır. Türkiye, güçlü ve sağlam durmak zorundadır. Ancak bu iktidarda bunu gerçekleştirecek bir vizyonu yok. Şahsi ikballerini korumak için her şeyi mübah görmek için, oynamadıkları hiçbir değer kalmadı. Anayasayı korumakla görevli Anayasa Mahkemesi sistemli bir şekilde tartışmaya açıldı. İçişleri Bakanı sataştı, küçük ortak koroya katıldı, Erdoğan’da her zaman yapığı gibi Meclis adım atarsa biz de gereğini yaparız dedi.
AYM TEPKİSİ
Anayasa Mahkemeleri medeni dünyada demokrasilerin vazgeçilmez kurumlarıdır. Burdan bir kez daha sesleniyorum. Türkiye’nin temel taşlarıyla oynamaktan vazgeçin. Biliyoruz çekilmeyecekler ama biz iktidar olacağız o ellerin hepsi oradan çekilecek! Anayasa Mahkemesi’ni tartışacağımıza gelin halktan saklanan kovid 19 verilerini tartışalım, şiddet gören, öldürülen kadınlarımızı; tacize çocuklarımızı tartışalım. 8 liraya yükselen doları, işsiz gençleri tartışalım.
83 milyon vatandaşımızın yeniden nasıl adalete güveneceğini tartışalım. Ama siz bunları tartışmak istemezsiniz. Sizin derdiniz memleketin sorunlarıyla uğraşmak istemezsiniz. Sizi mutsuz eden Anayasa Mahkemesi değil hukukun ve adaletin kendisidir.
Arkadan dolanmayı bırakın, birilerini kullanmayı bırakın. Adalet yalnızca mahkeme salonlarının konusu değildir. Adalet için atılacak ilk adım adil olmaktır. Türkiye'nin son yıllardaki en büyük sorunu budur. Adil olursanız milletin hakkını hukukunu hazinesini korursunuz.
1 MİLYON LİRASI OLMAYAN ŞİRKETE 45 MİLYON LİRA TAZMİNAT
Bakın size bir örnek vereyim; TMSF 1 milyon lira bile ödeyecek durumda olmayan firmaya ihalesiz iş veriyor. İşin tutarı 1 milyar 324 milyon lira. Kasasında 1 milyon lirası bulunmayan bir şirkete ihalesiz iş veriyorlar. Sonra ne oluyor? Çapının çok üzerindeki işi alan firma işi yarım bırakıyor. Bu durumda ne beklersiniz? Ceza ödemesini beklersiniz. Daha çok beklersiniz... Sayıştay'ın incelemesinde anlaşılıyor ki bırakın ceza ödemeyi, bu firma milletin hazinesinden 45 milyon lira tazminat alıyor.
'ASKIDA EKMEK' KAMPANYASINA TEPKİ
Eşe, dosta, yandaşa milyonları dağıt. Geçinemeyen vatandaşa gelince sabır. Eve ekmek götüremiyorum dar gelirliye 'askıda ekmek' kampanyası. Böyle bir vicdansızlık olur mu? Aziz milletim askıda ekmek uygulaması zaten geleneğimizde olan bir uygulama. Ama öyle ortalık bir yerde parti logolu askı yaptırarak değil, fırında usturupluca yapılan bir uygulama. Bunlar artık milletimize o kadar yabancılaşmış ki askıda ekmeği bile düzgün yapamıyorlar.
Ancak asıl gerçek şu hem ekonomi uçuyor deyip hem askıda ekmek kampanyası başlatıyorsanız biriniz yalan söylüyor demektir ya bu damat bakan çok diyen yalan söylüyor yada askıda ekmek kampanyası başlatıyoruz diyen yalan söylüyor. Ne var ki yalanlar artık dikiş tutmuyor.
Artık yalanlar dikiş tutmuyor. Biliyorsunuz sayın Erdoğan hep sıkıştığında yalanlarını saklar. Geminin güvertesine çıkıp 85 milyar metreküplük yeni doğalgazı açıkladı. Biz 1 metreküplük gazı bile sevinçle karşılarız ama sıktı be kardeşim. Bir yandan gaz bulduk diye caka satıyorsunuz, diğer yandan vatandaşın kullandığı gaza zam yapıyorsunuz.
Türkiye'nin gençler için plan ve programa ihtiyacı var. Ama bunları umursamayan iktidar kaynaklarını eşe dosta saçmaya devam ediyorum. Geçtiğimiz cumartesi 2021 yılı bütçesi Meclis’e sunuldu. Bu bütçe milletten en kopuk bütçe. Bu bütçede işsizin, emeklinin feryadına çare yok.
"HİTLER YERİNDE TERS DÖNÜYORDUR"
Sayın Erdoğan'ın sıkıştığı anlardaki bir başka alışkanlığı da Cumhuriyet'e ve kurucu değerlerimize saldırmaktır. Cumartesi günkü müjde yetmemiş olacak ki kendisi dün de bir üniversite açılışında yaptığı konuşmada makamını ve sahip olduğu her şeyi borçlu olduğu Cumhuriyet'imize laf etmeden duramadı. Eğitim sisteminden bahsederken dedi ki; "En çarpığından batı taklitçiliği Cumhuriyet'imizin en büyük kaybıdır." Neymiş? Cumhuriyet bu çarpık Batıcı anlayışı faşist yöntemlerle dayatmış. Hadi ordan be! Hitler yerinde ters dönüyordur bugünlerin Türkiye'sini görse... Ben bunları neden akıl edemedim diye. Kendine gel Sayın Erdoğan.
AİLELER ENDİŞELİ
Cumhuriyet'in eğitim anlayışına laf ederken oturup hiç düşünmüyorlar. Apartmanlarda üniversiteler açtırmayı büyük eğitim hamlesi diye pazarlayan bir zihniyetin Covid-19 sürecindeki performansı bu muhasebenin yapılmadığının en büyük göstergesi. Aileler endişeli. Pandemiden önce eğitime erişim ve fırsat eşitliğinde varolan adaletsizliklere bu defa da uzaktan eğitime ulaşamayan sorunu eklendi. Milli Eğitim Bakanı 1 buçuk milyon diyor ama yaklaşık 6 milyon öğrencimizin uzaktan eğitim için televizyon, bilgisayar veya tableti yok. Bazı yerleşim birimlerinde internet bağlantısı dahi bulunmuyor. Geçim darlığı çeken çok çocuklu ailelerin farklı sınıflarda bulunan çocuklarının tek televizyondan EBA'yı ya da tek bilgisayardan uzaktan eğitim dersini izlemeleri mümkün değil.
Uzaktan eğitim en çok dar gelirli ailelerimizin evlatlarını vurdu. Bir yandan dadılar, bakıcılar, öğretmenler tutanların her türlü teknolojik imkanlara sahip olanların çocukları, diğer yanda salgından doalyı işsiz kalıp evine ekmek götüremeyenlerin, telefonunda bile interneti olmayanların çocukları. O laf ettiğin Cumhuriyet bu farklılıkları ortadan kaldırmıştı.
"İşçisin sen işçi kal, köylüsün sen köylü kal" sözünü bugün bu fırsat eşitsizliğiyle hayata geçiren sensin.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.