İzmir’de Toplu Sözleşme Krizi Çözüldü: İşçiler İşe Dönüyor, Çalışma Barışı Sağlandı

İzmir’de Toplu Sözleşme Krizi Çözüldü: İşçiler İşe Dönüyor, Çalışma Barışı Sağlandı

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Belediye-İş Sendikası arasında süren toplu iş sözleşmesi anlaşmazlığı sona erdi. Yaklaşık 5 bin 700 işçiyi ilgilendiren görüşmelerin tıkanmasının ardından başlayan gerilimli süreç, 18 Temmuz Cuma günü sağlanan uzlaşmayla noktalandı. İşçiler, Kültürpark’ta bir araya gelerek çözümü kutladı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Belediye-İş Sendikası arasında süren toplu iş sözleşmesi anlaşmazlığı sona erdi. Yaklaşık 5 bin 700 işçiyi ilgilendiren görüşmelerin tıkanmasının ardından başlayan gerilimli süreç, 18 Temmuz Cuma günü sağlanan uzlaşmayla noktalandı. İşçiler, Kültürpark’ta bir araya gelerek çözümü kutladı.

Tartışma konuları neydi?

Anlaşmazlık, özellikle üç başlık üzerinde yoğunlaştı: “İşe devam primi” ve “rapor almama primi” uygulamalarının sözleşmeden çıkarılması ile Eylül 2025’te ödenmesi planlanan ara zammın Ocak 2026’ya çekilmesi. Belediye Başkanı Cemil Tugay, bu taleplerin mali açıdan sürdürülebilir olmadığını savunarak geri adım atmamış, sendika ise mevcut sözleşmenin uygulanmasını istemişti.

Yazarın değerlendirmesi

Köşe yazarı Muzaffer Ayhan Kara, sendikanın politik atmosferi ve belediyelere yönelik baskıları dikkate almadan hareket ettiğini ifade etti. Kara, demokratik bir sendikacılık anlayışı çerçevesinde işçilere referandum yapılması gerektiğini belirterek, “Üç madde için mi mücadele edeceksiniz, yoksa iş güvencesini mi seçeceksiniz?” sorusunun sorulması gerektiğini savundu.

Çözüm ve sonuçlar

Görüşmeler sonunda taraflar uzlaştı, tartışmalı maddelerde düzenlemeye gidildi ve işten çıkarılan işçilerin yeniden görevlerine dönmesi kararlaştırıldı. Böylece hem işçilerin talepleri kısmen karşılandı hem de belediye ile sendika arasında yeniden çalışma barışı sağlandı.

Ders çıkarılması gereken bir süreç

Yazar Kara’ya göre bu süreç, sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de sendikal mücadele ve kamu iş ilişkileri açısından önemli dersler içeriyor. Belediyenin tavrı, kamu kaynaklarının etkin kullanımı açısından dikkat çekerken, sendikanın yaklaşımı örgütsel stratejilerin nasıl şekilleneceğine dair soru işaretleri doğurdu.

İzmir’de yaşanan bu gelişme, yerel yönetimler ile emek örgütleri arasında karşılıklı anlayışın önemini bir kez daha ortaya koydu. Tarafların geç de olsa uzlaşması, hem şehirde hizmetlerin aksamaması hem de emekçilerin haklarının korunması adına önemli bir adım olarak kayda geçti.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.