Ertuğrul Özkök: Yılmaz Özdil’in Ameliyat Sonrası Yayınında Teşekkür Ettiği Üç İnsan

Ertuğrul Özkök: Yılmaz Özdil’in Ameliyat Sonrası Yayınında Teşekkür Ettiği Üç İnsan

Ertuğrul Özkök, kalp krizi geçiren Usta Yazar-Gazeteci Yılmaz Özdil'in youtube yayınında teşekkür ettiği üç insanı yazdı. Özkök, ayrıca Özdil'in "İkinci Şans" başlıklı videosunu herkesin izlemesini tavsiye etti.

Aslında bugünkü yazımın başlığını şöyle koymuştum:
“Son 48 saatte memleketimden ve dünyadan insan manzaraları” 
Dünyada ve Türkiye’de öyle olaylar oluyor ki, onları anlatmak istedim tek tek…
Ama adalet ve siyaset o kadar çürüdü ve öyle bir noktaya geldi ki…
Artık söylenecek söz kalmadı…
Farklı bir yazı tasarlamıştım.
Bir tür kolaj, kırkyama yazısı olacaktı…
Vazgeçtim…Daha insani bir olayı anlatmak geldi içimden. 

YILMAZ ÖZDİL NASIL OLDU DA 5 DAMARININ 
BİRDEN KAPANDIĞINI ANLAYAMADI

Yılmaz Özdil önceki gün Youtube kanalından bir video  yayınladı.
Bence Türkiye’de herkesin seyretmesi gereken, herkese çok faydalı olacak bir yayın bu…
Yılmaz Özdil geçen hafta çok ciddi bir kalp krizi tehlikesi atlattı…
Bu video yayınında, geçirdiği krizi, krizin öncesini  ve operasyonları çok ayrıntılı biçimde anlattı.
Hayretler içinde büyük ilgiyle izledim.
Ama aynı zamanda ibretle…
Videoyu izlemediyseniz size özetleyeyim.

MİDE YANMASI VARSA 
ÖNCE NEREYE GİDİLİR 

Her şey midesinin yanmasıyla başlamış.
Ne kolunda ne göğsünde bir ağrı yokmuş.
Yanma iki gün devam etmiş.
Sonunda eşi Hülya’nın ve kızının zorlamasıyla hastaneye gitmiş..
Ama kardiyoloji değil, gastroentroloji bölümüne…
Orada kulağı küpeli ve dövmeli bir genç doktor, kontrol ettikten sonra şunu sormuş: “Ailenizde kalp hastası kimse var mı?”

KAPALI 5 DAMARLA DOKTORA 
RESMEN  YALAN SÖYLEDİM

Yılmaz Özdil, “Hayır yok” demiş.
Bunun üzerine  eşi dayanamayıp müdahale etmiş ve “Yılmaz nasıl olmaz; baban, amcan hep kalp krizi geçirmiş insanlardı” demiş.
Genç gastroentrolog, daha Yılmaz’a o soruyu sormadan EKO çektirmeye karar vermiş…
EKO sonucu gelip bir göz atınca, hemen hastanenin kardiyoloğunu aramış ve göndermiş.
Anında anjiyo ve sonuç?
Bir LAD damarı, yani ana damar tamamen kapalı, iki öteki damar yüzde 98 kapalı, öteki 2 damar da ileri ölçüde kapalı…
Kısaca Yılmaz Özdil, kenarından değil, tam içinden dönmüş.

BU HALDE BİLE NİYE GİDİP 
KONTROL YAPTIRMADIM

Konuşmasında herkese “Ne olur benim gibi yapmayın, düzenli kontrole gidin” diyor.
Peki kendisi neden gitmemiş?
Düşünsenize, ailenizde, üstelik hem baba hem amcada genç yaşta kalp krizi vakası  var.
Siz 60 yaşınıza gelmişsiniz.
İki gün geçmeyen bir mide yanmanız var…
Üstelik gazetecisiniz, stresli bir iş yapıyorsunuz; yıllar boyunca önünüzden birçok olay, haber geçmiş.
Ve doktora gitmiyorsunuz…
Neden?

OKUMUŞ BİR İZMİRLİ NEDEN 
DOKTORA GİTMEK İSTEMEZ

Dün aradım, sesi çok iyiydi, morali çok iyiydi…
O nedenle biraz sohbet ettik.
Yayında neden doktora gitmediğini anlatıyor ama yine de sordum.
Bunun psikolojik teşhisini kendisi koymuş.
“Gerçek nedenini söyleyeyim mi” dedi ve anlattı:

BEN İZMİRLİYİM HER GÜN BOYOZ YEMEK 
BİR KADEH RAKI İÇMEK İSTİYORUM

Şöyle diyor Yılmaz Özdil: “Çünkü, bir şey bulurlar, eski hayatımdan, alışkanlıklarımdan vazgeçmem gerekir diye hep erteledim bunu…
Abi düşünsene, her gün rakımı içiyorum. Tak atlayıp İzmir, Adana sık sık seyahat ediyorum. İzmir’de günde 6 boyoz yemek istiyorum. Bütün bunlardan vazgeçmem gerekecek denmesinden korktum.”
Çok iyi anlıyorum…
Bir de karizmayı çizdirme korkusu var.

STENT TAKILDIKTAN SONRA 
DOKTORUNA SORDUĞU İLK SORU

Zaten operasyonlardan sonra doktoruna sorduğu ilk  soru şu olmuş: “Akşamları rakı içmeye devam edebilecek miyim doktor?”
Doktoru da “Bir şartla. Çok az ve kontrollü  içeceksin” demiş.
Ben de ne zaman doktorum Prof. Melih Us’a gitsem aynı soruyu soruyorum.
“Akşam üzeri saat 8’de caz müziği dinleyerek bir duble viski içmeye devam edebilecek miyim?”
Alla şükür bugüne kadar hep “Evet” cevabı aldım.
Seyredin lütfen bu videoyu…
Bence okullarda ders olarak okutulabilecek  bir video bu…

HASTANEYE ZİYARETE ÖYLE 
BİRİ GELMİŞ Kİ ÇOK  ŞAŞIRDIM

Yılmaz Özdil olayından aktaracağım ikinci bir sahne var…
O da hepimizi ilgilendiriyor…
Özdil yayınının sonunda kendini arayan binlerce insana teşekkür etti.
Bazılarının da isimlerini verdi.
Bu isimlerden biri var ki beni çok şaşırttı.

İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN 
YARDIMCISINI HASTANEYE GÖNDERMİŞ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yardımcılarından birini bizzat hastaneye gönderip, geçmiş olsun mesajı vermiş…Doğrusu şaşırdım bu mesaja…
Gazetecilerin yandaş ve muhalif diye keskin çizgilerle ayrıldığı, Cumhurbaşkanı uçakları ve davetlerinde bile bu ayırımın yapıldığı bir ülkede Cumhurbaşkanlığının, keskin muhalefeti ile tanınan bir yazara bu ilgiyi göstermesi beni etkiledi.
Çok hoşuma gitti bu hareket.
Yılmaz Özdil’i arayıp biraz bilgi aldım.

HASTANEYE BİR EKİBİ GÖNDERİP 
NE YAPABİLİRİZ DİYE SORMUŞLAR

Fahrettin Altun’un bir yardımcısı gelmiş. Yanında ekibi de varmış. 
Geçmiş olsun dileklerini iletmişler ve “Bir şeye ihtiyacınız olursa biz her türlü yardıma hazırız” demişler.
Ayrıca Acıbadem Hastanesi’nin yetkilileri ve doktorları ile de konuşmuşlar.
Aynı şeyi onlara da iletmişler.
Gelen yardımcısı ayrılırken, hem kendi kartını hem de Fahrettin Altun’un şahsi telefonlarını da bırakmış.
Çok güzel bir hareket.
Hem Altun’u hem arkadaşlarını kutluyorum.
Keşke bu anlayış devlet ve siyaset kültürümüzün her alanına yayılsa…

BİR YAZARIN HASTA YATAĞINDAN 
ESKİ  PATRONUNA TEŞEKKÜRÜ 

Yılmaz Özdil’in teşekkür ettiği insanlardan biri de Aydın Doğan’dı…
“Eski patronum” diye ona da teşekkür etti.
Çünkü operasyon sırasında Aydın Bey eşi Hülya’yı arayıp geçmiş olsun demiş ve yapılması gereken bir şey varsa hemen yardımcı olacaklarını söylemiş.
Türk medyasında pek alışık olmadığımız bir durum bu.
Bir çok ünlü yazar işlerinden ayrıldıktan sonra eski patronuna demediğini bırakmaz.
Allah var Yılmaz Özdil, Hürriyet’ten ayrıldığı gün bile Aydın Bey için hep iyi şeyler söyledi.

SEDAT PEKER GEÇMİŞ OLSUN 
DERSE BUNU AÇIKLAR MISINIZ

Bir üçüncü kişi daha var.
Özdil, Sedat Peker’e de teşekkür etti.
Birçok insan için yadırgatıcı olabilir…
Yine bir çok insan bunu açıklamaz saklar. 
Ama bu Yılmaz Özdil…
O açıklar…
Bence Peker’in araması da, Yılmaz’ın açıklaması da güzel hareketti. 
Çünkü “İnsanlığın bazı alanları” var ki, o bölgenin, düşmanlıklara, kızgınlıklara, hatta kine bile kapalı olması gerekir.
Sağlık böyle alanlardan biridir…

DEMİREL İŞTE BU İNSANLIK 
BÖLGESİNİ EN İYİ BİLEN İNSANDI

“İnsanlığın böyle anlarını” en iyi bilen insanlardan biri rahmetli Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di…
Onun insanlık anlayışında, kin, öfke, düşmanlık, hasetlik,  öfke, intikam duygularının hiç yeri yoktu.
Böyle durumlarda ilk arayan insan o olurdu…
Hayatımda bir devlet yöneticisinden ilk bayram kutlama mesajını 1969 yılında TRT’de gencecik bir muhabirken o günün Başbakanı Demirel’den almıştım.
Babam öldüğünde de gelen ilk telefonlardan biri ondandı.

SENİN CENAZEN BENİM CENAZEM 
ANLAYIŞINI ORTADAN KALDIRMAK

İnsan insandı rahmetli Cumhurbaşkanımız…
Senin cenazen, benim cenazem ayırımı yapmayan, hastalık, kaza, acı söz konusu olduğunda, muhalefet ile iktidar, yandaşlık ile karşıtlık arasındaki bütün çizgileri iptal eden bir devlet anlayışı…
Bence videonun bu teşekkür bölümünü  de iktidar ve muhalefetin bütün siyasilerinin izlemesini isterim.
Kolektif bir ibret, ders ve cesaret dolu bir video olmuş…
Tebrikler, teşekkürler ve geçmiş olsun Yılmaz…

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.