Ertuğrul Özkök: Parti kapatmak isteyen savcıya, bu açık mektubu yazan kişi kim biliyor musunuz?
Ertuğrul Özkök: bugünkü köşesinde "Parti kapatmak isteyen savcıya, bu açık mektubu yazan kişi kim biliyor musunuz?" başlıklı yazısını kaleme aldı.
İsimlerini bilmiyorum Ama CHP İstanbul İl Kongresini iptal eden ve TBMM’de ana muhalefet koltuğunda oturan CHP’nin İstanbul örgütüne kayyım tayin etme yetkisini kendinde gören, iddianameyi hazırlayan savcı ve kararı veren hakime söyleyecek birkaç sözüm var.
İLK DEFA BİR AÇIK
MEKTUP YAZIYORUM
Yazarlık hayatım boyunca insanları istifaya davet eden bir yazı yazmadım.
Herhangi bir insana, kuruma, siyasetçiye “Açık mektup” yazmayı da pek sevmem.
Şimdi hatırlamıyorum ama belki bir iki kere yazmışımdır.
Ama önceki gün Sulh Ceza Mahkemesi’nin aldığı siyasi kararı öğrenince, içimden yazmak geldi.
Bu iddianameyi hazırlayan savcıya…
Bu kararı veren hakim ve hakimlere…
O açık mektupta aynen şunları demek istiyorum:
SAVCI BEY BİZİ MUAZZAM BİR
HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTINIZ
“Savcı Bey…
Hazırladığınız “İddianame’yi” görünce… Sinirden harap oldum.
Bazıları “oh olsun” falan derken…
Beni bir karamsarlık sardı…
‘Ne zaman bizim de doğru dürüst bir demokrasimiz olacak’ dedim. …
Sayın Savcım, bu muazzam bir hayal kırıklığıdır…
Fevkalade bir mahcubiyettir…
Sadece ben mi?
Hasan Abi’den Mehmet Abi’ye, Cengiz Abi’den Oral Abi’ye… Medyadaki bütün “demokrat kalemler” benzer duygular içinde…"
Böyle bir açık mektup işte…
Bir gazetecinin, parti kapama iddianamesi hazırlayan bir savcıya feryadı…
HAYATIMDA İLK DEFA BİR AÇIK
MEKTUP YAYINLIYORUM DİYECEKTİM
Ülkenin şu an ana muhalefet partisi olmuş, 31 Mart seçimlerinden yüzde 36 ile birinci parti olarak çıkmış, gerisinde 100 yıllık mazi ve ve koskoca Kurtuluş Savaşı olan bir partiyi kapatmaktan bile beter hale getirme yetkisini kendinizde görüyorsunuz.
İşte o savcı ve Sulh Ceza hakimine bunları söylemek için hayatımda ilk defa bir açık mektup yazıyorum diyecektim.
BU AÇIK MEKTUBU AKP’YE KAPATMA İDDİANAMESİNİ HAZIRLAYAN SAVCIYA AHMET HAKAN YAZDI
Ama diyemeyeceğim.
Çünkü, yukarda tırnak içinde verdiğim açık mektubu ben yazmadım.
Bundan 16 yıl önce bir başka gazeteci meslektaşım, yazdı bu açık mektubu.
Yazan Ahmet Hakan’dı.
O yıl AKP’nin kapatılması istemi ile iddianame hazırlayan Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya yazdığı açık mektuptu bu.
Üstelik Ahmet Hakan o gün AKP’ye muhalif bir köşe yazarıydı.
Ama kızdığı AKP’nin mahkeme yoluyla kapatılmasına bu mektupla karşı çıkmıştı.
Altında öyle bir paragraf daha vardı ki, yayınlayamıyorum.
Dedim ya korkuyorum, çekiniyorum.
KİMDİ O SÖZÜNÜ ETTİĞİ
MEDYANIN BÜYÜK ABİLERİ
Ne diyordu bir de o açık mektupta Ahmet Hakan;
“Mehmet Abiler, Cengiz Abiler, Hasan abiler de benimle aynı duyguda" diyordu.
Hakikatten ne yazmışlardı o abiler , AKP’nin kapatılması için açılan dava üzerine?
Gelin ona da bakalım.
HASAN CEMAL: BU KARAR TÜRKİYE’Yİ
DAHA DA KUTUPLAŞTIRACAK
(*) Hasan Cemal (Milliyet)
Kapatma kararı alınırsa, “Demokrasiye zarar vereceğini, siyasetin yargı yoluyla tasfiye edilmesinin Türkiye’yi daha da kutuplaştıracağını yazmıştı.
“Sorunun” çözümünün “siyasi alanda” olması gerektiğini” söylemişti.
BİRAND: DARBE DÖNEMLERİNDEN
KALMA BİR ANLAYIŞ
(*) Mehmet Ali Birand (Posta / Kanal D)
“Parti kapatma devri bitti” demişti.
“Darbe dönemlerinden kalma anlayışla partilerin kapatılmaması gerekir” demişti.
“AKP’yi kapatmanın demokrasiye zarar vereceğini” söylemişti.
Evet aynen böyle demişti rahmetli Birand.
CENGİZ ÇANDAR: BU KARAR
TÜRKİYE’YE AĞIR BEDEL ÖDETTİRİR
(*) Cengiz Çandar (Referans) “Siyaseti yargıyla tasfiye etmenin” Türkiye’ye ağır bedel ödettireceğini” yazmıştı.
Ya ben?
Ben ne yazmıştım bu dava açıldığında?
BEN: AKP MUHALİFLERİ BİLE
PARTİNİN KAPATILMASINA KARŞI
Aynen şunu yazmıştım
“Türkiye’de demokrasiyi savunan insanlar, bu hükümetin yaptığı haksızlıklara, keyfi yönetime rağmen AKP’nin kapatılmasını arzu etmiyor…”
Yani AKP’yi eleştiren insanlar dahi partinin kapatılmasını istemiyor demiştim.
Karardan sonra da memnuniyetimi şu cümleyle ifade etmişti:“Demokrasi işliyor…”
PEKİ BUGÜN AKP’Yİ DESTEKLEYENLER
HAKİMİN BU KARARINA NE DİYOR
Bundan 16 yıl önce bu ülkenin AKP’ye eleştirel bakan aydınları, köşe yazarları, partilileri kapatma kararına karşı işte bunları yazmışlardı.
AKP’yi destekleyen insanlara soruyorum.
Bakın o gün bu kararı Anayasa Mahkemesi almıştı.
Bugün bir mahalli sulh ceza hakimi kendinde bir partiyi darmadağın edecek kararı alma yetkisini görüyor.
Siz ne diyorsunuz?
Yüksek Seçim Kurulu’nun tamamen devreden çıkartan bu karar sizi de düşündürmüyor mu…
2017 REFERANDUMUNDAKİ “ŞAİBE”
İÇİN AKP İÇİNDE BİR ŞAHİT VAR
Size yakın bir yazar daha dün söyledi.
“Ya yarın bir gün bir mahalli bir sulh ceza hakimi, 2017 referandumunda mühürsüz zarflar kullanıldığı için o referandumu iptal etmeye kalksa?"
Üstelik bunun şahidi de var…
Hem de şu an Meclis’te AKP sıralarında oturuyor.
Prof. Serap Yazıcı ne demişti AKP’ye geçmeden önce T24’e verdiği mülakatta?
“2017 referandumu şaibelidir” dememiş miydi?
Buyrun, öyle itirafçı falan değil, açık şahit orada.
YÜKSEK SEÇİM KURULUNA
GÜVENMEYİN O YOK ARTIK
Sakın “O Referandum YSK tarafından onaylanmıştı” demeyin.
Sulh Ceza Hakiminin verdiği karardan sonra bu ülkede artık bir Yüksek Seçim Kurulu fiilen yetkisiz kalmıştır.
1946’YA DÖNDÜK VE ARTIK BİR
İSMET PAŞAMIZ VE YSK’MIZ YOK
Son sözüm şu olacak…
Son seçimde sandıktan birinci parti olarak çıkan bir siyasi partiye hem de yetkisiz bir mahkeme yoluyla yapılan bu darbe ile ülkemiz 1946 yılına dönmüştür.
Adını da koyalım.
Türkiye 79 yıl sonra yeniden “Tek Parti rejimine” dönmüştür.
Ve ne yazık ki, artık ülkeyi yeniden çok partili hayata götürecek ne bir İsmet Paşamız, ne de bir Yüksek Seçim Kurulu’muz var.
AKP GERÇEKTEN SEÇİMİ KAZANMA
UMUDUNU TAMAMEN YİTİRDİ Mİ
Bu karardan sonra AKP’deki sessizlik bana şunu söylüyor:
Demek ki iktidar partisi artık seçimi kazanma umudunu tamamen kaybetmiş.
O yüzden Türkiye’yi bir “Hukuk devleti” olmaktan çıkarıp, “Savcı ve hakimler devleti” haline getiren bu “Yetkisiz güç” karşısında dillerinin ucuna kadar gelen gerçeği fısıltıyla daha telaffuz edemiyorlar.
Ne diyeyim…
Adalet bir gün herkese lazım olabilir diyeceğim…
Ama desem ne mana ifade eder ki…
Adaletin adı “Yargı” olunca söylenecek şey kalmıyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.