Ertuğrul Özkök: İzmir farkında mısın; Türkiye’nin dağlarında çiçekler açıyor ama İzmir’e kırağı yağıyor

Ertuğrul Özkök: İzmir farkında mısın; Türkiye’nin dağlarında çiçekler açıyor ama İzmir’e kırağı yağıyor

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "İzmir farkında mısın; Türkiye’nin dağlarında çiçekler açıyor ama İzmir’e kırağı yağıyor" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Benim o doğduğum şehir orası…

Gömüleceğim şehir de orası olacak.

Bana biat etmemeyi, özgür düşünmeyi, çağdaşlığı, modernliği, tek kişi kalsam bile direnebilmeyi, Akdeniz neşesini, hoşgörüyü öğreten, bedenen bir başka yere gitsem de ruhen hep orada kaldığım memleketim burası…

Türkiye’ye ağır bir muhafazakârlık elbisesinin zorla  giydirildiği günlerde, “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” şarkısıyla, kendisini azınlık hissettirilen insanlara, “Hayır siz asla azınlık değilsiniz, bu ülkenin göğsü dik vatandaşlarısınız, siz de bu ülkenin halkısınız” moralini  veren şehirdir.

***

31 Mart günü bu ülkede bir fırtına esti.

Daha üç yıl öncesine kadar sadece İzmir’in dağlarında açan çiçekler, şimdi bütün Türkiye’de açıyor…

Ama aynı 31 Mart gecesi benim İzmir’ime resmen kırağı yağmaya başladı.

Bütün Türkiye’de hiç beklemediği ağır bir yenilgi alan AKP, o gece İzmir’de CHP’nin ensesine dayandı…

Belki de AKP’ye moral veren tek şehirdi İzmir.

22 yıldır ilk defa “Bu şehri alabiliriz” umudunu taşıdı…

İtiraf edelim, birçok insan çok korktu o gece… Gitti geldi…

Düşünün, o gece bir tek İzmir, hem İstanbul hem Ankara’da yaşanan duygunun  havasını bozabilirdi…

Hele hele dibindeki Manisa’nın geldiği gece, o gitseydi eğer…

Bugün çok utanırdın, mahcup olurdun Türkiye’ye sevgili şehrim.

Öyleyse gelin, İzmirli olarak şapkamızı önümüze koyup düşünelim biraz.

***

Ey İzmirli hemşehrim…

Şimdi yazacaklarım sana değil. Bu şehri yönetenlere…

Ama bil ki senin, benim hissimize düşen bir pay da var.

Biliyorum Karşıyaka Erikdalı oynuyor… Sen de oynuyorsun.

Ama daha bu gece, sırtına yapışmış AKP’nin nefesini ensende hissetmiyorsan eğer…

Bil ki bir başka 31 Mart gecesi, AKP o sokaklarda Dombra oynar…

***

Otur iyi düşün.

Gerçekçi bir değerlendirme yap.

Neden 10 puan kaybettik bu şehirde…

Neden “Neden CHP Manisa’da bile yüzde 57, Afyon’da yüzde 50 alırken, ben burada yüzde 50’yi bile geçemedim?

Neden AKP bu şehirde Türkiye ortalamasının üzerinde oy aldı; ben yüzde 60 alan Ankara’nın, 17 bakanın, devletin, bürokratın yüklendiği İstanbul’un yüzde 50’sinin gerisinde kaldım?

***

Biliyorum Erik dalı oynarken, İzmir’in dağları diye haykırırken, bunu sana söyleyip neşeni kaçırmak hoş bir şey değil.

Biliyorum, “Yahu arkadaş bırak da üç gün keyfini çıkaralım” diyorsun.

Haklısın ama.

Ben de şunu biliyorum ki bu gerçekçi değerlendirmeyi on gün, yüz gün sonra da yapmayacaksın.

Çünkü hayat tarzını, moderniteni, ideolojin, kimliğin haline getirdin. O kimliğinle övünüyor, aslanlar gibi savunuyorsun.

Çok güzel ben de iftihar ediyorum şehrimin bu içimi açan kimliği ile.

***

Ama bunu yaparken, şehrinin gelişmesini de ihmal etme.

Git bak Basmaneyi Kordon’a bağlayan caddeye…

Benim ilkokul yıllarımdan beri sanki bir boya bile görmemiş gibi duruyor.

Gençlerin harika oyun programları yazıyor ama seçtiğin belediye başkanları hâlâ Akhisar kasketi, Söke Ovası üslüğü ile halkçılık yaptığını sanıyor.

Yıllardır bir Yılmaz Büyükerşen bulamadın şehrini bütün Türkiye’de bayrak gibi taşıyacak…

***

O yüzden senin İzmirli hemşehrin atlıyor otobüse gidiyor Eskişehir’e…

Neden mi…

Sırf şunu demek için:

“Demek ki Atatürk’e, cumhuriyete bağlı insanlar da yapabilirmiş bu harika şeyleri” deyip Yılmaz Hocayı kutlamak için…

Kim bilir kaç defalarca gördüm bu sahneyi Eskişehir’de Yılmaz Hoca’nın yanında…

***

Sevgili hemşehrim…

CHP kim bilir kaçıncı defa belediyeyi kazanıyor ama, sadece Türkiye’de değil, dünyada rol modeli olacak bir “Homo faber”, bir “Yapan insanı” bulamadı…

Yapmayı değil yaptırmamayı maharet zanneden insanlar geldi o  makama hep.

Sen de onunla övündün.

***

Yıllardır, insana heyecan veren bir tek mega projen yok ey güzel İzmir’im.

Türkiye’nin en batılı şehrisin ama yılbaşı gecelerinde bile sokakların, caddelerin kapkaranlık.

Ege’nin incisisin ama Ege’nin neşesini bile tam bulamamışsın.

***

Dibinde Çeşme yarımadası, öteki tarafında Efes, beri tarafında Bergama’n var…

Ama o muazzam kazılardan, Göbeklitepe’in üçte biri kadar evrensel bir hikâye çıkaramamışsın.

***

Urla, Alaçatı, Çeşme gibi markalar yaratmışsın, ama İzmir adı yarattığı markaların altında kaybolmuş gitmiş.

***

Türkiye’nin birinci liglerinde bir tek Karşıyaka basketbol takımın kalmış ama ona bile doğru dürüst bir arena inşa edememişsin hâlâ.

Kayseri, Konya, Şanlıurfa güzel statlarda oynarken; Barcelona gibi bir dünya basket devi geliyor, onu mahalle arası sahalarının soyunma kulübesinde ağırlıyorsun.

Bütün dünya İzmir diye onu görüyor.

***

Ve sanma ki Çeşme, Alaçatı, Urla markalarını sen yarattın ey İzmirli…

Dışardan gelenler taşıdı o markayı.

***

Sana gelince içinden çıkmış Sezen Aksu gibi olağanüstü bir Türkiye sanatçısının adını bir Körfez vapuruna vermeyi bile çok gördün.

Neden?

Çünkü o “Yetmez ama evet’çiydi…”

Onun bu ülkede, İnsan hakları, kız çocukları, ünzileler için verdiği mücadeleyi, üç kelimeyle sildin attın ey İzmir…

Ağlattın beni Sezen’e karşı bu hoyratlığınla…

E hani nerede o özgürlükler şehri? Nerede o çağdaşlık, batılılık, hoşgörü diyarı…

Hadi kabul et; rakını her yudumladığında hâlâ hemşehrililikten kovduğun Sezen’in bir şarkısı ile buluyorsun kafanı…

***

İzmirli hemşehrim,

Böyle güzel bir gününde neşeni kaçırdığım için bana kız…

Ama içinden çıkmış insanlara, samimi insanlara, senin iyiliğini isteyen, içinde hâlâ seni taşıyan, seninle yaşayan insanlara küsme, sırt çevirme…

***

Bak tekrar ediyorum.

Memleketimizin bütün dağlarında İzmir çiçekleri açıyor ama senin Yamanlar dağında  kırağı çaldı…

Çiçekler donmak üzere…

***

Genç İzmirli hemşehrilerime de bir çift sözüm var.

Ben 76 yaşındayım.

Annemin babamın mezarının olduğu şehirdir İzmir…

İzmirspor taraftarı rahmetli babam, milli lig başladıktan sonra, İzmir takımlarına karşı Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi takımları tutan İzmirlileri gördükten sonra Alsancak Stadı’na küsen insandır.

İzmir’imdir orası benim. Babamın bana kalamarı öğrettiği aziz şehrimdir.

***

Artık sadece Tarkan konseri, 9 Eylül kutlamaları ve İzmir’in Dağları şarkıları ile gidebileceğimiz yer kalmadı.

Şimdi hedef İstanbul gibi tam yol ileri…

Atatürk cumhuriyetin yol haritasını çizen Birinci İktisat Kongresi’ni niye orada yaptı hiç unutma.

O şehrin DNA’sında “liberal düşünce” vardır. Sokaklarında “özgürce düşün”, “biat etme”, “fikrini özgürce söyle” yazar.

Böyle bir günde bu yazıyı yazma cüretini de Kahramanlar mahallesinin 1423 sokağının, Üçyol’un 319 sokağının duvarlarında yazılı bu görünmez şehir anayasamızdan alıyorum.

***

Bugün CHP’lidir ama geçmişi de unutma.

Çok partili hayata geçişten sonra sağ liberal hareketin çıkış şehridir orası.

Adnan Menderes hareketinin start aldığı yerdir.

Aynı Adnan Menderes, 1959 yılında Londra’da geçirdiği kazadan sonra İzmir’e geldiğinde, 700 bin nüfusunun 350 biniyle Körfez’de kayıklara binerek karşıladığı şehirdir.

Malatyalı Turgut  Özal’ın güç aldığı coğrafyadır.

Darbe anayasalarına hep karşı çıkmış, hayır demiş bir şehirdir İzmir.

O dağlarda modern bir sağ düşüncenin çiçekleri de açar hâlâ…

***

İşte o nedenle;

Artık yaratıcı düşünceye sahip, gerçekten özgür, çağdaş, büyük hayalleri, büyük projeleri olan yapıcı belediye başkanlarına ihtiyacımız var.

Bize bahane değil, iş ve proje üretecek, modernite taşıyacak siyasetçilere, yerel kahramanlara  ihtiyacımız var.

***

Yine o nedenle;

“Ama devlet bize para vermiyor” bahanesine sığınmaya kalkan olursa, ona de ki; 

 “Aynı iktidar, Ekrem İmamoğlu’na, sana vermediğinden de fazlasını vermedi. Hatta elindekini de aldı.”

Cehennem azabı çektirdi bu iktidar ona.

De ki;

“Mansur Yavaş, senin aldığından bir kuruş fazla almadı…”

Ama sonuç ortada…

Senin İzmir’de altına indiğin yüzde 50’yi onlar İstanbul’da, Ankara’da çok daha kozmopolit bir Anadolu peyzajında geçti…

***

Ve son söz…

Sen de AKP’nin yaptığı yanlışı yapıp, “Seçmen sandığa gitmeyerek bizi cezalandırdı. Gelecek seçim yine döner” diye avunma…

Sakın ha avunma…

Çünkü dönmeyebilir…

Bir Hamza Dağ daha gelirse…

Çok şaşırabilirsin…

Unutma bu defa kenarından döndün.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.