Ertuğrul Özkök: Havuç kafa P. Yonca’nın 25 Aralık günü başlayan ayakta kalma savaşı
Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Havuç kafa P. Yonca’nın 25 Aralık günü başlayan ayakta kalma savaşı" başlıklı yazısını kaleme aldı.
Adı P. Yonca…
Aslında Ponçik Yonca ama evde ona P. Yonca diyorlar.
Çok güzel, kavuniçi renkli bir hudisi var.
Onu giyip başlığını da geçirince tam bir havuç kafa oluyor…
25 Aralık saat 18.00 Silivri Kavaklı Köyü
P. Yonca’nın şimdi okuyacağınız hayat mücadelesi, 25 Aralık 2023 günü Silivri’nin Kavaklı köyü çıkışında başladı.
Arabasıyla oradan geçen Ersin Güngör adlı genç kadın yol kenarında onu gördüğünde saat 18.00’di…
O gün henüz adı yoktu ve sadece 1.5 aylık bir dişi köpek yavrusuydu.
Henüz mama yemeyi bile bilmiyordu.
Yolun ortasında çırpınarak yatıyordu…
Büyük bir ihtimalle bir araba ona çarpmış, sürücüsü onu orada öyle bırakıp kaçmıştı.
Ponçik Yonca/P. Yonca
Onu bulan genç kadının hikâyesi
Onu bulan Ersin Güngör’ün de ilginç bir hikâyesi vardı.
İzmir’de doğup büyümüş, üniversite çağına geldiğinde ÖSYM’de tercihlerin altısını da veteriner fakültesi olarak yazmıştı.
Ailesinin, “Kızım birkaç farklı fakülte de yazsan” tavsiyesine, “Ya veterinerlik… Ya da veterinerlik” diye cevap vermişti.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirmesinin hikâyesi bu kadar kısa ve netti.
Bugün büyük bir uluslararası gıda şirketi olan Danone’de yönetici olarak çalışıyordu.
Ama hayatı boyunca arabasından hiç eksilmeyen bir şey vardı.
Bir veterinerin ilk yardım ve muayene çantası… Yolda ne zaman ihtiyacı olan bir sokak hayvanı görse onun arabası acil servisti.
Derdini ve acısını bir lisan gibi gözlerine yükleyen sokak köpeği
Bir buçuk aylık tipik bir sokak köpeğiydi.
Anadolu çoban köpeklerine benzeyen bir görüntüsü vardı.
Her köpek gibi anlatmak istediğini bütün derdini evrensel bir dil gibi gözlerine yüklemişti.
Ersin Güngör onu arabasına aldı ve aynı gün Vet Dr Veteriner Kliniği’nde, veteriner Hekim Ayşe Ümmü Gündüz tarafından ilk müdahalesi yapıldı…
Bebek yaşında başına gelen felaketi ilahi güç kurtarmaya çalışıyordu sanki.
Daha o akşam adı artık P. Yonca oldu…
Ponçik Yonca yani…
Evde ona ‘havuç kafa’ diyorlar…
İlk teşhis: Belden aşağısında his yok
Havuç kafa P. Yonca’nın hikayesi, hayvan sevgisinin bu ülkede nerelere geldiğini gösteren çok güzel bir olay…
O nedenle onun hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ve unutmayın bu olay Silivri’de başlıyor…
Trakya’nın bir kasabasında…
Ersin Güngör ve veteriner Hekim Ayşe Ümmü, çekilen röntgenleri İstanbul Veteriner Fakültesi’ndeki öğretim görevlileri ile paylaştı.
Problem omurilikteydi…
Belden aşağısında his yoktu.
Yani felçli bir bebekti artık P. Yonca…
Ama onu kurtarmaya çalışan insanlar vardı.
Önce MR, sonra üç saat ameliyat
MR çekilmesi uygun görüldü.
30 Aralık tarihinde Hasvet Ratem Görüntüleme Merkezi’nde Mehmet Küçük tarafından MR ve bilgisayarlı tomogrofisi çekildi.
Alınan sonuçlar Veteriner Hekim Ebru Yalın’a götürüldü.
P. Yonca’nın ameliyat olması gerekiyordu.
Ameliyatı, 4 Ocak 2024 günü İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Veterinerlik Cerrahi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi Ebru Eravcı Yalın yaptı.
Üç saat süren zor bir ameliyattı…
Ameliyat ve bakım sonrası P. Yonca’yı eve getirdiler.
İlk umut: Az da olsa yürüme umudu var
Ameliyat sonrası ilk sonuçlar 19 Ocak Cuma günü, Operasyonu Yapan Ebru Hanım’ın muayenesinde değerlendirildi.
Sonuç:
Az da olsa yürüme ihtimali vardı…
İşte o küçücük ihtimal ve umut için fizik tedaviye başlanmasını önerdi.
20 Ocak günü Emineller Veteriner Kliniği’nde Dr. Gamze Karabağlı tarafından muayene edilerek haftada 3 gün yoğun fizik tedavi görmesi uygun görüldü.
P. Yonca 22 Ocak günü fizik tedavisine başladı…
Haftada üç gün fizik tedavisi uygulanıyor…
Hiç sesini çıkarmadan, yapmasını istedikleri her hareketi yapabildiği kadar yapmaya başladı.
Uzun masajlar…
Su içinde yürüme egzersizleri…
Lütfen şu iki videoyu dikkatle izleyin
Önce su içinde ayakları boşluktayken başlayan egzersizler, üçüncü haftadan itibaren felçli olan arka ayaklarını suyun içinde yere bastırarak yürüme egzersizlerine döndü…
P. Yonca inanılmaz bir gayretle çalışıyordu…
Bu arada Ersin Güngör’ün çalıştığı Danone’nin bir görevlisi Metin Ünsal, yürüyene kadar P. Yonca’ya destek olması için sıfırdan, su borularından bir yürüteç yapıp hediye etti.
Lütfen şu fizik tedavi videosunu dikkatle izleyin.
Onu yürütmeye çalışan insanların gayret ve azmine..
Ve belden ağısı felçli P. Yonca’nın yüzündeki yürüme gayreti ve azmine…
İkisi birbirine ne kadar benziyor değil mi…
Ve o kazadan 17 gün sonra P. Yonca’nın bu geldiği noktayı Ersin Güngör şöyle özetliyor:
“Çok inatçı, gözleri ne kadar acıklı baksa da içindeki yaşama isteği ile yürümeyi öğreneceğine inanıyorum.”
Kimdir bu insanlar, hiçbir sorunu olmayan zenginler mi?
P. Yonca fizik tedavide olmadığı günlerde kavuniçi hudisini giyiyor…
Gözlerinde hep o ifade…
Yardım isteyen ve azimli…
Tekerlekleri takıldığı zaman mamasını yemeğe kendi gidiyor.
Bu himayeyi şundan anlatıyorum.
Bu sadece sokakta bulunan yaralı bir hayvan hikâyesi değil.
Aynı zamanda ona yardım etmek isteyen insanların hikâyesi…
Peki kimdir bu insanlar?
Öyle zengin, varlıklı, geçim, ekmek sıkıntısı olmayan insanlar mı?
Hayır…
Hayatlarını çalışarak kazanan, vergisini ödeyen, oyunu kullanan, çevreye duyarlı, insan haklarına saygılı, hayvan haklarına da saygılı…
İnsanlar kadar hayvanları da seven vicdanlı, merhametli insanlar.
Bu onların da hikâyesi…
Bir de Anadolu kasabalarında hayvana hizmetin geldiğin yerin hikayesi
Bir de hayvanlarla ilgili konularda Türkiye’mizin nerelere geldiğini gösteren bir hikâye…
Sadece büyük şehirlerinde değil, Anadolu şehirlerinde, kasabalarında çalışan veterinerlerin hikayesi…
Hepimizin neşesinin kaçtığı, Akdenizli ruhumuzun öldürüldüğü bu ülkede, bize insan olmanın güzelliğini, sıcaklığını hatırlatan küçücük hikâyeler…
Migros pet alışveriş zinciri kuruyor
Bakın online alışverişte en çok satın alınan ürünlerin listesine baktım Türkiye’de…
Ev hayvanı ürünleri ilk 10 sıraya girmiş.
Gecen hafta öğrendim…
Migros bir ‘Pet Alışveriş Zinciri’ kurmaya hazırlanıyormuş.
Ne olur çevrenizde insanların bunca sorunu varken bunlar lüks diyen kafalara bakmayın.
Sadece insana değil, hayvana ait hiçbir sevgi, şefkat, merhamet ve yardım duygusu da lüks değildir…
Bu yazının kıssadan hissesi de işte bu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.