Ertuğrul Özkök: Ey muhafazakârlar, ey modernler! Ben Zara olayına sizin baktığınız gibi bakamıyorum

Ertuğrul Özkök: Ey muhafazakârlar, ey modernler! Ben Zara olayına sizin baktığınız gibi bakamıyorum

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Ey muhafazakârlar, ey modernler! Ben Zara olayına sizin baktığınız gibi bakamıyorum" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Günlerdir “Zara” reklamına bakıyorum….

Hani şu giysiler sunulurken arkada görünen görüntüler. Kefen içinde ölü insan bedenlerini hatırlatan.

Tam onlara bakarken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Yahudilerin “Hanuka Bayramı”nı kutlama mesajı geldi önüme… 

Zara reklamına karşı başlatılan kampanyaya bir kere daha baktım.

Bir araya gelmeyecek gibi görünen bir troll ordusu veryansın ediyordu Zara’ya…

Ve gördüğüm tablo şuydu…

 Zara reklamından kareler

Müslümanlar ve solcular ne diyor?

Müslümanlar ne diyor?

“Vayyy Zara! Gazze’deki insanlık dramıyla dalga geçiyor…”

Solcu ne diyor?

Kafada Marksizm’in 150 yıllık nakaratı var ya…

“Kapitalistler kârlarını maksimize etmekten başka bir şey düşünmez… Gazze’deki katliamı bile bunun için kullanıyor…”

İşte onu diyor...

Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi vurulduktan sonra cenazelerin arasında açıklama yapan doktorlar

Modernler ve güya sanat sevenler; onlar ne diyor?

Modernler diyor ki…

“Ne yani! Her Zara giydiğimde gözümün önüne hep Gazze’deki insanlık dışı dramları mı getireceğim…”

Ben de diyorum ki; bütün bunlar var ya…

Bunların hepsi 20’nci yüzyılın kafamıza soktuğu ve asla kurtulamadığımız hurafelerden başka bir şey değil.

Klişe bunların hepsi…

Hiçbiriniz 21’inci yüzyıla giremediniz…

Ama…

Tasarımcılar 21’inci yüzyıla girdiler.

Kendisini aydın, aktivist, fikir sahibi, Influencer zannedenler…

Muhafazakâr, İslamcı, milliyetçi, ulusalcı, modern zannedenlerin çoğu ne yazık ki 20’nci yüzyılda kaldı…

Bir Müslüman bulsam ona şunu soracağım

Arkadaş! Daha dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a sordular:

“Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun yargılanmadan memleketine gönderilmesi konusunda ne düşünüyorsun?”

Tam adresi değil mi…

Başka kime sorulacaktı ki…

Ama o gazetecinin aldığı cevap ne oldu?

“Gündem Filistin…”

Sonra da “Saptırdılar” dedi…

Neymiş, orada bulunmalarının nedeni “Filistin” konusuymuş…

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Gündemimiz Filistin" sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti

Ee… Zara ne diyor size o reklamla?

O zaman buyurun…

Zara size “Gündem Filistin” diyor…

Zara bu reklamla diyor ki;

"Ey Avrupalı, ey benden alışveriş eden insan, ey benim ürünümü giyen sevgili tüketicim…

Gündem Filistin ve ben size bunu üzerinize giydiğiniz elbise ile bile anlatıyorum."

Gelelim o solcu arkadaşa; Zara onlara ne diyor?

Hani diyorlar ya, o demode Marksist bakışları ile…

Kapitalistin amacı kârını maksimize etmektir…

İyi de adam bunu yaparken İslamcının, modernin, milliyetçinin, ulusalcının tepkisini göze alarak yapıyor.

Onlar da müşterileri onun.

Bırakın kârını yükseltmeyi, müşteri kaybetme riskini göze almış…

Kârını maksimize etme değil, minimize etme riski var.

Hiç bu yanıyla bakabildin mi konuya…

 

Benim de Erdoğan’a oy veren insanlara sözüm var

Gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy veren insanlara…

Bu reklamı yapan şirket nerenin şirketi?

İspanya’nın değil mi…

Yani, bugün Batı dünyasında Gazze’deki olaylara en tepkili, en hassas, an insancıl tepkiyi gösteren Katolik Hristiyanların yaşadığı ülke……

Daha dün Erdoğan şunu demedi mi bu ülke için;

“Batı’da bir tek İspanya cesur davrandı” diye…

Hepimize söyleyecek lafım da şu olacak

Unutmayalım ki Zara, işte bu ülkenin çıkardığı ve bana göre 21’inci yüzyılın en başarılı tasarım ve kitlesel giyim şirketi…

Her mağazasına girdiğimde şu yaşıma bile uygun ve bugünkü bütçemin elverdiği ürünleri bulabildiğim tam bir 21’inci yüzyıl şirketi.

Bir parantez açıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da diyeceğim ki…

(Unutmadan burada bir parantez açıp, tam yeri gelmişken Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da bir iki hissiyatımı ileteceğim.

Türkiye, bundan 15 yıl önce işte bu İspanya ile Medeniyetler İttifakı’nın eş başkanıydı. Biri, yani İspanya… Batı dünyasının insan haklarına, inançlara, demokrasiye en saygılı ülkelerinden biri.

Öteki de benzer özelliklere ulaşmak vaadiyle iktidara gelmiş ve ilk 5 yılında buna sadık kalmış bir Müslüman siyasetçinin ülkesi… Bu anlaşma baştaki bu ideallere uygun biçimde sürdürülseydi, bugün dünya neler kazanırdı hiç düşündünüz mü… Bir de şu soru var: Son 15 yılda bu idealleri kim bir yana bıraktı? Kim…)

Bayanlar baylar! Artık 21’inci yüzyıldayız

Neticede artık 21’inci yüzyıldayız…

Bu yüzyılda önümüze çıkan sorunlara 20’inci yüzyılın köhnemiş bakış açıları, şablonları, hurafeleri ile tepki vermeye kalkarsak…

Bu yüzyıla ait hiçbir şeyi anlayamıyoruz demektir ve anlamıyoruz zaten.

Böyle olunca da bugün bütün dünyada hep birlikte yaptığımız gibi bir Amok koşusuna başlarız…

Ve sonuç olarak karşımıza 20’nci yüzyılın ilk 30 yılından 1945 yılına kadar insanlığı altüst eden o rejimler çıkar.

Ham de halkın desteği ile gelirler dünyayı batırmak için…

Louis Vuitton, neden Pharell Williams’ı yaratıcı direktör yaptı?

Bugün dünyayı anlayabilen tek insan türü galiba tasarımcılar.

İşte onun için Louis Vuitton gibi 20’nci yüzyıla ait 150 yıllık bir marka, 21’inci yüzyılda kreatif müdürlüğüne Pharell Williams gibi Hip Hop sanatçısını getiriyor.

21’inci yüzyıla hazırlandığımız yıllarda Benetton’un fotoğrafçısı Oliviero Toscani

Franca Sozzani

Yine 21’inci yüzyılda Vogeu İtalya dergisinin, şimdi artık hayatta olmayan genel yayın yönetmeni Franca Sozzani’nin moda dünyasına getirdiği devrimci acıtıcı yaklaşımları bir hatırlayın…

“Moda, sadece moda değildir” diyen o anlayışı…

Dayak yiyen kadınları, Meksika Körfezi’ndeki tanker kazasından sonra kirlenen denizleri, hayatları katrana bulanan kuşları, plastik cerrahiden mahvolan kadınları  Vogue gibi, klasik estetiğinin müesses nizamını yıkacak şekilde kapağına kadar taşıyabilen, siyah ve başka ten rengine sahip  insanların da tasarımın estetiği haline gelebileceğini bize anlatan o insanları aklınıza getirin.

Zara işte bunu yapıyor.

Ama 20’nci yüzyıldan kalma öylesine güçlü bir dinci-milliyetçi-modern-muhafazakâr ret bloku çıktı ki karşılarına…

Onların bile gözünü korkuttular.

Dünyanın sonundaki cinayette iki cümle var ki

Bugünlerde Disney Plus’ta büyük bir ilgiyle izlediğim “Murder at The End Of The World” adlı bir dizi var.

Tam bir “yapay zekâ” ve “Metaverse” dönemi Thriller’ı.

Aslında konusu Agathe Christie’nin geçen yüzyıl hepimizin hafızasına kaydettiği “On Küçük Zenci” romanından farklı değil.

İzlanda’nın ortasında buzulların içindeki bunker gibi bir otelde insanlar tek tek öldürülüyor.

Ama olay tam olarak bu yüzyılın dili ve kültürü ile anlatılıyor.

O diziden iki cümle aklımda kaldı.

Birincisi, dizinin Elon Musk kadar güçlü hayali teknoloji patronunun, yapay zekâdan bahseden davetlilerine, “Biz yapay zekâ demiyoruz, alternatif zekâ diyoruz” deyişi.

Hiç de fena bir fikir değil.

Vicdan çöpçülerine tokat gibi bir cümle

Ama beni asıl etkileyen cümle, dizinin iki genç hacker dedektifinden birini şu sözü oldu:

“Vicdan temizlemek yüzleşmekten daha kolay ve daha korkakça bir şeydir” diyor.

Evet, kabul edelim ki bu ülkenin Müslümanı da milliyetçisi de ulusalcısı da moderni de kolay yolu seçiyor…

Vicdan temizlemeyi…

Zara gibi devrimci şirketler “yüzleşmeyi” öneriyor…

Her gün yüzleşmeyi…

Üstümüzdeki elbiseyle, reklamda arkada gördüğümüz kefen içindeki insanlarla…

Ne yazık ki karşımızda hâşâ güçlü bir 20’nci yüzyıl hayaleti var

Ama ne yazık ki karşılarında hala 20’nci yüzyılın, insanların kızgın demirle alnına kazdığı klişeler ve hurafeler var…

Coca Cola’yı boykot et…

Starbucks’ı taşla, hatta pompalı ile tara…

Troll çeteleri haline dönüşüp, Zara reklamlarına saldır…

Adalet Bakanı’na soramadığın sorunun hıncını Zara’dan çıkar…

Eee, ne de olsa Adalet Bakanı 21’inci yüzyılın ilk 20 yılına hâkim olan yeni ahlâkımızın demir kanunun yazdı:

“Gündem Filistin…”

Ertuğrul Özkök, 2009 yılında Ahmet Hakan ile birlikte Umre'ye gitmişti

Bunları görünce de gözümün önüne Ahmet Hakan’la birlikte gittiğimiz Umre sırasında, Mekke’de kahve aldığımız Starbucks geliyor…

Diyemiyorum ki, kendi ülkemde Starbucks’a pompalı tüfekle dalan o adama;

Kardeşim Mekke’deki o Starbucks’ı protesto eden bir tek Müslüman Suudi kardeşimiz yok.

Sen neden böylesin…

Ya benim gündemim? Benim gündemim ne?

Hayır, benim gündemim onların Filistin’i değil.

Benim meselem bin 400 İsrailli kadını, çocuğu öldüren Hamas’a destek vererek vicdan temizliği  yapmak değil…

Ben iki tarafta da öldürenlerden yana değilim, ikisinden de yana olamam…

Ben, iki tarafın da öldürdüklerinden, katlettiği sivillerden, çocuklardan, insanlardan   yanayım.

O çocuklar benim meselem… İşte onlar benim gündemim.

Ve o çocukların bedenlerinde sadece Netanyahu’nun kanlı ellerinin izini görmüyorum.

Gazze (Fotoğraf: AA)

Hamas’ın kanlı ellerinin izleri de var o kefenlerin üzerinde.

O nedenle Zara olayına farklı bakıyorum…

Gündeminiz samimi olarak Filistin ise eğer;

Siz de bir kere böyle bakmayı deneyin…

Belki de mazlum Filistin halkının yanında olmanın en samimi yolu budur…

Ve o barış sağlanıncaya kadar bırakalım da 21’inci yüzyılın Zara gibi şirketleri vicdanımızı rahatsız ettirmeye devam etsinler.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.