Ertuğrul Özkök: Dünyanın En Zengin Kadınının Ofisinde Sordum: En Büyük Organımız Hangisi? Boyu Mu, İşlevi Mi Önemli?

Ertuğrul Özkök: Dünyanın En Zengin Kadınının Ofisinde Sordum: En Büyük Organımız Hangisi? Boyu Mu, İşlevi Mi Önemli?

Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "Dünyanın En Zengin Kadınının Ofisinde Sordum: En Büyük Organımız Hangisi? Boyu Mu, İşlevi Mi Önemli?" başlıklı yazısını kaleme aldı.

Geçen salı günü Paris’te, Madeleine Kilisesinin hemen yakınındaki, “Dünyanın en zengin kadınının” ofisinde bir gün geçirdim ve çok  şaşırtıcı şeyler öğrendim.
Mesela şu sorunun cevabını verdiler.
Sizce en büyük organımız hangisidir? Ve bu organın büyüklüğü mü işlevi mi daha önemlidir?
Bunu bir erkeğe sorsam, onlar için “bir” organ dışında ötekilerin küçük olmasının hiç önemi yoktur.
Ama çok iyi biliyorum ki, cevabı kadınlar için çok daha önemli. Dolayısıyla bu yazıyı daha çok onlara anlatacağım. 

BÜYÜK ORGAN DENİNCE 
AKLINIZA İLK NE GELİR

Büyük organ deyince aklımıza ne gelir?
Akciğer, böbrek, kalp, karaciğer vs gelir.
Organın tarifi şöyle:
“Belirli işlevi olan, bir veya daha fazla doku tipinden oluşan bir yapı…”
İnsanın bedeninde 78 ana organ var.
Ancak bunlardan 20 veya 25’i  günlük hayatımızda organ diye bildiğimiz şeyler.

O SORUNUN CEVABINI DÜNYANIN EN 
ZENGİN KADININ ŞİRKETİNDE ALDIM

Salı sabahı kapısından girdiğim bina, dünyanın 1 numaralı kozmetik, güzellik ve cilt bakımı ürünleri şirketi “L’Oreal’in” toplantılar için kullandığı mekan.
Aslında şirketin kuruluşunda ilk yönetim  merkezi olarak  kullanılan bina burası.
Son yıllarda bir çok insan gibi L’Oreal’i ben de daha çok Bettencourt ailesinin bütün dünyaya yayılan olaylarından izliyordum.

1.jpg
Yani ‘Dünyanın en zengin kadınının” hikayesi.
Hani Netflix’in “Milyarder, Hizmetçi ve Erkek Arkadaş” adlı dizisinde anlatılan bu aile olayı…
Bayan Bettencourt , L’Oreal’in sahibinin eşiydi.
Eşi ölünce etrafında bir erkek arkadaşı belirdi ve o adama 1 milyar Euro para verdiği iddia edildi.
Kızı büyük bir hukuk mücadelesi başlattı.
Liliane Bettancourt 2017’de öldü.
Erkek arkadaşı hapse girdi.
Ve şirket böylece bu aile içi olayını bitirdi.
Şimdi kızı işin başında ve şirket büyük bir dönüşümün içinde.

4.jpg

MEĞER O GÜZELLİK ŞİRKETİ 
BİR TEKNOLOJİ DEVİYMİŞ

Salı sabahına kadar L’Oreal benim için, eşimin ve kızımın kullandığı cilt bakım ürünleri ve işte bu aile olayından ibaretti.
Meğer bu markanın altında bir dünya devi  yatıyormuş.
Yıllık satışları 48 milyar dolar.
Ve benim sadece cilde sürülen krem, saç boyası, şampuan gibi ürünlerden ibaret sandığım bu şirket aslında bir “Teknoloji şirketiymiş.
Yanlış okumadınız…
Bir “AI”, yani Yapay Zeka teknoloji şirketi.

5.jpg

O GÜN KULİSLERDE ÖĞRENDİĞİM, CHİP 
DEVİ NVIDIA İLE “GÜZELLİK” ANLAŞMASI

İlk şaşkınlığımı salı günü o binada yapılan açık oturumlar sırasında cep telefonuma gelen bir özel haberle yaşıyorum. 
“L’Oreal ve NVIDIA ‘“güzellikte devrim yapmak için işbirliği kararı aldı…”
Bu karar çarşamba sabahı bütün dünyaya duyuruldu.
Hem de nerede biliyor musunuz?
Paris’te o sabah başlayan “VivaTech Uluslararası Teknoloji Fuarı’nda.
Haberi duyunca “nasıl yani” dedim.
Bir tarafta yüzümüze sürdüğümüz kremleri, saçımızı yıkadığımız şampuanı, güneşten korunmak için sürdüğümüz ürünü üreten bir marka…
Öteki tarafta ise, dünyanın en büyük chip üreticisi şirket.

L’ OREAL BU ANLAŞMAYI AÇIKLARKEN YAN 
TARAFTA ‘NVIDIA’ PATRONU NE ANLATIYORDU

Bir salonda bu açıklanırken, aynı saatlerde NVIDIA’nın  patronu da bir başka salonda, yeni geliştirdikleri Quantum chipini dünyaya duyuruyordu.
Şimdi bu iki şirket insan güzelliğinde devrim yapmak için işbirliği kararı aldı.
O binada o sabah öğrendiğim ilk haber buydu.
L’Oreal’in davetlisi olarak Paris’teyim.
Dünyanın dört bir tarafından  200’e yakın gazeteci ve influencer davet etmişler.
Türkiye’den bir tek ben varım ve olayı OdaTV-T24-10 Haber adına  izliyorum.
Bu da hep anlattığım “Yeni Medya’nın zaferlerinden” biri.

ÇARŞAMBA SABAHI İTİBARİYLE BAŞLAYAN DEVRİM: 
UZUN HAYAT VE GÜZELLİĞİ DEMOKRATİKLEŞTİRME

Bugüne kadar sadece cilt bakımı ve güzellik ürünü üreticisi olarak bildiğimiz  L’Oreal epeydir kendini yeniden tarif  ediyor ve yeni hedefini şöyle belirledi:
“Longevity, yani uzun yaşama ve güzelliği demokratikleştirme şirketi.”
Artık  kendilerini bir “Teknoloji şirketi” olarak tarif ediyorlar.
Bu çerçevede de, 3.3 trilyon  dolarlık değeri ile şu an dünyanın en büyük şirketi haline gelen NVDIA ile işbirliğini ilan ediyor.
Kısaca Çarşamba sabahı itibariyle dünyada  bir teknolojik devrim dönemi açılıyor.
Yapay zeka, insanoğlunun güzellik ve uzun hayat arayışına giriyor ve çareler araştırıyor.

2.jpg

4 BİN ARAŞTIRMACI 1.3 MİLYAR EURO BÜTÇEYLE 
GÜZELLİKTE DEMOKRASİ DEVRİMİ YAPACAK

L’Oreal’in dünyaya duyurduğu ilk rakamlar da şu oluyor:
1.3 milyar dolarlık araştırma bütçesi.
Araştırmada çalışan 4 bin kişilik bir uzman kadrosu.
Yani şirket 48 milyar dolar satış gelirinin 1.3 milyar dolarını her yıl araştırmaya harcıyor.
Peki neyi araştırıyorlar?
İşte yazının başında sorduğum “En büyük organımız hangisidir” sorusunun cevabı burada geliyor.

EN BÜYÜK ORGANIMIZ HANGİSİ 
SORUSUNUN CEVABI: “DERİ”

Bunu da şirketin Yenilik ve Teknolojiden sorumlu. CEO’su Barbara Lavernos’dan öğreniyoruz.
Sayın erkekler kafanızdaki en büyük organın ne olduğunu biliyoruz, ama o doğru değil.
En büyük organımız “deri…”
Yanlış duymadınız.
İnsanın en büyük organı deri.
Belki sizler biliyorsunuzdur ama ben o sabaha kadar “Deri’nin” bir organ olduğunu bile bilmiyordum.
Cehaletimi mazur görün.
Öğrenmenin yaşı yok.
Oysa bunu işitince düşünüyorsunuz ve “Tabi ki deri” diyorsunuz.
Çünkü vücudumuzda  kapladığı  ve örttüğü alan olarak bakarsanız, neredeyse bütün öteki organların toplamından bile büyük.

O MALUM ERKEK SORUSUNU: BÜYÜKLÜĞÜ MÜ 
İŞLEVİ Mİ ÖNEMLİ İÇİN SORARSAK CEVABI NEDİR

Erkek zihniyetinin asırlardır sonuca bağlayamadığı bir kavgası var. Organın büyüklüğü mü işlevi mi önemlidir.
Bu soruyu L’Oreal’in “Arttırılmış Güzellik ve Açık Yenilik bölümü direktörü Guive Balooch’a sordum.
Cevabı şu oldu:“Evet en büyük organımız deri ve işlevi de boyu kadar önemli…”
 Asıl önemlisi de şu: Eğer hedefimiz Longevity, yani uzun hayat ise…
Ve insan güzelliğini yeniden tarif edecek, insanı daha güzel hale getirecek teknolojileri kullanacaksak…
Deri çok önemli ve hayati bir organ.”

İNSAN GÜZELLİĞİNİ 
YARATAN ORGAN DERİ

Tabi bu arada hepimizin bildiği, ama adını koyamadığı bir başka işlevi daha var derinin.
“Güzelliği yaratan, daha doğrusu ayna haline getirip başkalarına gösteren organ…"
Guive Balooch’la yaptığım çok ilginç sohbeti size yarın uzun anlatacağım.
Şimdilik sadece şu sözünü aktarayım.“Derimiz büyük bir story teller’dır. Yani hikaye anlatıcı.
Bizim insan olarak hikayemizi, başımızdan geçenleri  en iyi anlatan organ deridir.
Yani otobiyografik bir kitaptır derimiz.
Bir tür CV, özgeçmiş.

BALOOCH’UN BAŞINDA OLDUĞU 
BÖLÜMÜN ADINDAKİ İKİ KELİME

İşte o nedenle “Uzun hayata yolculuk”  da oradan, derimizden  başlayacak.
Balooch’un başında bulunduğu bölümün adındaki iki kelime  çok dikkat  çekici.
Adında “ Augmented beauty” kelimeleri var.
Günümüzün en önemli dijital teknoloji  kavramlarından biri olan “Augmented Reality’den” alınmış.
İsminde bir de “Open ınnovation” var.
O da “Open AI” yani Yapay Zeka dönemini açan kavramdan alınmış.
Yarın size, derimin altına yaptığım “Augmented Reality yolculuğu” anlatacağım.
Hayali bir denizaltı ile derimin altına daldığımda neler gördüm…
Şimdilik şunu  bilelim ki, Longevity, önce deriden başlıyor.
Onları yarına bırakarak devam ediyorum.

İLGİNÇ BİR SORU: GÜZELLİĞİN 
KULLANIM  ÖMRÜ  VAR MIDIR 

L’Oreal,  üç kavramı kafasına takmış bir şirket.
Longevity, Güzellik ve Teknoloji…
Bütün gün toplantı boyunca dev ekranda çok çarpıcı sloganlar geçiyor.
Bana en çarpıcı gelenleri şunlardı:
“ Güzelliğin kullanım ömrü  yoktur. Eski fikirlerin vardır.”
Yani “Güzelliğin miadı dolmaz” diyorlar.
Evet ama biliyoruz ki, o kırışıklıklar yüzümüze düştüğünde, boynumuzda, koltuk altlarımızda o sarkmalar başlayınca güzellik de gidiyor.
“İşte bunu arıyoruz” diyorlar.
Çok uzun yıllar bitmeyecek bir güzellik.


AŞIK OLMAK İÇİN HANGİ 
YAŞ ARTIK ÇOK GEÇ’TİR

Bir başka slogan:
“Siz yılları saymayın, bırakın yıllar size saysın…”
Bir başkası daha:“Uzun hayat zamana karşı savaş değildir. Zamanın büyük bölümünü kendinizin inşa etmesi sanatıdır.”
Ve şu slogan:“Hangi yaşta olursanız olun, aşık olmak için asla yaşlı değilsiniz…”

EN HOŞUMA GİDEN SLOGAN:
YAŞ SADECE BİR RAKAMDIR

En hoşuma gideni de şu oldu:“Yaş sadece bir rakamdır. Yaşlanma ise bir sanat…”
 Bunları dinlerken, 78 yaşında bir erkek olarak şunu düşünmeden edemiyorum.
Yaş gerçekten sadece bir rakam mıdır?
Binadaki sloganlar, konuşmacılar tabi ki sık sık “Yaş” kavramına dönüyorlar.
Hedef daha uzun yaşamaksa şu sorunun cevabını da araştırıyorlar:Uzun yaşamak nedir? Kaç yaşına kadar yaşayacağız…
İşte bu tartışmalar sırasında bir şey  daha öğreniyorum.

HER 365 GÜNDE 
KAÇ YAŞ ALIRIZ 

Bugüne kadar bir insanın sadece “İki yaşı vardır” diye  biliyorduk.
“Kronolojik yaşı…”
Ve “Biyolojik yaşı…”
Birincisi, nüfusunuzda yazan ve doğum tarihinizle başlayan yaş.
Her 365 günde bir numaratör bir yaş daha ekliyor.
İkincisi ise “Biyolojik yaşınız…”
Yani vücudunuz  biyolojik olarak kaç yıl yaşlanmış…
Sağlıklı insanlarda biyolojik yaş bazen kronolojik yaştan 10-15 yaş bile genç olabiliyor.

5 DAKİKADA BİYOLOJİK YAŞINIZI  
BELİRLEYEN DERİ MR’I

Bunu şimdiye kadar bazı sorulara verilen cevaplar ve kalbinizin durumu, kan değerleri ve başka bazı markörlerla saptanabiliyordu.
Ama bu pek objektif bir belirleme değildi.
L’Oreal araştırmacıları şimdi Yapay Zeka araçılığıyla bir “Biyolojik yaş belirleme” teknolojisi geliştirmişler.
Onlar öyle demedi ama anladığım kadarı bir tür “Deri MR’ı” gibi bir sistem.
Bir aletle derinizin altına ışın gönderiliyor, deri altındaki milyonlarca  markör taranıyor ve bunlardan hareketle biyolojik yaşınız saptanıyor.
Bu işlem 5 dakika sürüyor.

MEĞER BİR ÜÇÜNCÜ 
YAŞIMIZ DAHA VARMIŞ

Ancak ilk günkü konuşmalarda şunu öğrendim.
İnsanın bir de “Üçüncü yaşı” varmış.
“Psikolojik yaşı…”
Yani insanın bilinçaltının veya ruh halinin belirlediği bir yaş.
İlk bakışta bunun, insanın kendi tayin edebileceği bir şey olduğunu sanıyorsunuz.
Ama öyle değil…
Kendi kendinize “Kendimi 20 yaşında hissediyorum” diyerek bulabileceğiniz bir yaş değil.


DEMOKRATİK GÜZELLİK 
DEVRİMİ MÜMKÜN MÜ

İlk gün tartışmalar biterken bir kavram daha geliyor gündeme.
“Longevity, yani Uzun yaşamanın ve güzelliğin demokratikleşmesi…”
Tabi ki Türkiye’den gelen bir insan olarak “Demokratikleşme” kelimesini duyunca kulaklarım dikiliyor.
Uzun hayat nasıl demokratikleşir?
Güzellik nasıl demokratikleşir…
Parası olanlar için mesele yok.
İşte Kim Kardashian’ın annesinin geçirdiği  estetik operasyonun mucize sonucunu hep birlikte görüyoruz.

BU SEFALET EKONOMİSİNDE KAÇ KİŞİ 
50 BİN DOLARA ESTETİK YAPTIRABİLİR

Ama şu sefalet ekonomisinde kaç kişi 50 bin doları bir estetik ameliyata 50 bin dolar verebilir?
Bu konuyu da L’Oreal’in Meksika asıllı “Kurumsal işler ve İşbirlikleri Bölümü” Başkanı Blanca  Juti’yle yaptığım sohbette öğreniyorum.
“Güzelliğin  demokratikleşmesi önce ‘bilmekten’ ve farkındalıktan  başlıyor, Youtube , Tik Tok gibi sosyal paylaşım siteleri gençlere çok küçük yaştan itibaren bilgilendirme yapıyor. İsterseniz, ıssız bir köyde yaşayın, Tik Tok’tan makyaj yapmayı öğrenebiliyorsunuz. Bunlar viral, yani bulaşıcı oluyor. Çilt bakımı ve güzelleşme kavramı çok erken yaşta farkediliyor. İşte bu güzellikte demokratikleşmenin ilk adımı. Sonra ürünlerin “Ulaşılabilir” hale gelmesi…insanlar artık kullanacakları ürünleri karşılaştırma imkanına sahip. O da viral. Çünkü herkes kullandığı ürüne not veriyor.üçüncü aşamada işte  bizim teknoloji şirketi haline gelmemizin eseri olacak. 4 bin araştırmacımız var. 1.3  milyar Euro para harcıyoruz araştırmaya.”

L’OREAL’İN ELİNDE KAÇ 
TERABYTE DATA VAR

Bu araştırmalar ve algoritmalar sayesinde her kullanıcının derisi ,hassasiyetleri hakkında inanılmaz bir bilgi birikimine sahip olmuşlar. 
L’Oreal bu araştırmalar sayesinde bugünün insanına ait ve gerekli değişimler hakkında ne kadar bilgiye sahip?
Bunu da Yenilik ve Teknolojiden sorumlu CEO’su Barbara Lavernos’dan öğreniyorum:
Ellerinde 17 Terabyte data varmış.
Muazzam bir bilgi bu.
Bu sayede insanlara giderek daha kişiselleştirilmiş ürünler sunmak imkanı doğuyor.

EVDE O GÜNÜN MOODUNA VE 
ELBİSESİNE UYGUN RUJ ÜRETMEK

Mesela bu araştırmalar sayesinde ürettikleri bir makyaj ve dudak boyası aracı pazara sürülmüş.
Bu araç derinizin o günkü durumunu analiz ediyormuş, hava sıcaklığı verilerine alıyor, kıyafetiniz, uykunuzunu alıp almama gibi durumlara göre size o gün süreceğiniz dudak boyasının rengini tespit ediyor ve anında üretiyormuş.
İlk günkü bu bilgileri verdikten sonra şimdi hazır olun.
Yarın derimizin altına yolculuğa başlıyoruz.

YARIN: YAŞLANMANIN YÜZDE KAÇI GENETİK 
KAÇI BİZİM DEĞİŞTİREBİLECEĞİMİZ ŞEYLER

Derimizin altındaki ne tür hücreler ve yapılar var.
Bugüne kadar üzerinde durmadığımız ama en önemli hücreyi tanıyalım.
Yaşlanmanın yüzde kaçı genetik yüzde kaçı bizim değiştirebileceğimiz bir şey.
Genetik dışındaki yaşlanmamızın yüzde 80’i nereden geliyor?
Mick Jagger’ın yüzündeki kırışıklıkları ütülemek mümkün mü?
Ne zaman derimizi değiştirebilecek hale geleceğiz.
Kaç tür deri yapılabiliyor.
Üretilmiş deri yaygınlaşınca,estetik operasyonlara ihtiyaç kalmayacak mı ?

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.