Ertuğrul Özkök: 6 Şubat günü Hatay'da yıkılan bir binanın altından çıkan 8 Mart şarkısı
Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde "6 Şubat günü Hatay'da yıkılan bir binanın altından çıkan 8 Mart şarkısı" başlıklı yazısını kaleme aldı.
Suicide Squad filminin en etkileyici bölümü, hemen başta, Harley Queen'i hapishanede gördüğümüz o sahnedir…
Filmin kadın kahramanı Harley Queen, Joker'ın sevgilisidir…
Bana göre 21'inci yüzyılın meydan okuyan yeni kadın simgesidir.
O kadını hapishanede ilk gördüğümüz sahnedeki şarkı
Onu hapishanede gördüğümüz bu ilk sahnede fonda bir şarkı çalmaktadır.
Lesley Gore'un "You Don't Own Me.." adlı parçası…
Bu şarkıyı ilk defa 16 yaşımdayken, İzmir'de Çiğli Amerikan Radyosu'ndan dinlemiştim.
Yıl 1963'tü ve İngiliz Beat çocukları dünyayı sallamaya başlamıştı.
İşte tam o günlerde Amerika'da 17 yaşında bir kız bu şarkıyı söylemeye başladı….
"You Don't Own me…"
17 yaşında bir kız erkeklere diyordu ki
17 yaşında bir kız erkeklere söylüyordu bu şarkıyı…
"Sen benim sahibim değilsin…" ve olamazsın…
Bana ne yapacağımı, nasıl davranacağımı söyleyemezsin…
İngiltere'de aynı yaştaki çocuklar müzik devrimine başlarken, Lesley Gore, erkek egemen topluma karşı bu şarkıyla başlatıyordu savaşını…
Bu sabah tanıdığım kadınlara işte bu şarkıyı gönderdim
Bugün 8 Mart Kadınlar Günü…
Dün başta Tansu ve kızım Gülümsün olmak üzere tanıdığım bütün kadınlara Youtube'dan Suicide Squad filminin bu sahnesinin videosunu gönderdim…
Bugün size, işte bu şarkıdan çıkarak, bir başka kadının hikâyesini anlatacağım…
Bir Osmanlı kadınının hikâyesini…
Ama o kadının hikâyesine baştan değil, en hüzünlü anından başlayacağım…
Goggle'da açılan bir sayfadaki not: Kalıcı olarak kapalı
Google'a girip " Kırıkhan Nuriye Ulviye İlçe Halk Civelek Kütüphanesi" yazarsanız önünüze bir sayfa açılır.
Tam adresi şudur:
Kurtuluş, Bahadır Yalçın Sokak, 31440… Kırıkhan/Hatay…
Bu adresin hemen altında kırmızı fontlarla yazılmış şu yazıyı okursunuz:
"Kalıcı olarak kapalı…"
Bina 6 Şubat depreminde yıkılmıştır…
L'oreal Türkiye'nin 8 Mart kitapçığından çıkan kadın
Epeydir unuttuğum bu ismi, dün "L'Oreal Türkiye'nin" bana gönderdiği bir kitapçığı okuyunca tekrar hatırladım.
L'Oreal Türkiye, 8 Mart Kadınlar Günü için çok güzel bir kitapçık hazırlamış.
Türkiye'nin İlk Kadın Hakları dergisi "Kadınlar Dünyasının" bir tıpkıbasımı bu.
İlk sayısı 17 Nisan 1913 günü yayınlanmış.
1921 yılında ise yayın hayatına son vermiş.
13 yaşında İkinci Abdülhamid'in süt kardeşi ile evlendirilen kadın
Nuriye Civelek 1893 yılında Balıkesir'in Gönen ilçesinde doğdu.
Kafkasya göçmeni bir ailenin kızıydı.
Yoksul bir aile oldukları için babası eğitim alsın diye onu Yıldız Sarayı'na verdi.
Orada saray terbiyesi aldı ve 13 yaşında İkinci Abdülhamid'in sütkardeşi Hulusi Bey'le evlendirildi.
Bir "Ünzile" hikâyesi yani.
Evlendirildiği adam kendisinden yaşça çok büyüktü ve Nuriye 20 yaşındayken dul kaldı.
Onun bir kadın olarak mücadelesi işte o günden sonra başladı.
Derginin ilk sayısındaki tanıtım cümlesi: Biz Osmanlı kadınları
1913 yılında Türkiye'nin ilk kadın dergisi olan "Kadınlar Dünyasını" kurdu.
Balkan Savaşı'nın hezimetini yaşayan Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na girmeye hazırlanıyordu.
Kadınların hayatı, şehit çocuklarına ve oğullarına ağıt yakmakla geçiyordu.
İşte böyle bir dönemde "Biz Osmanlı Kadınları" diyerek ayağa kalktı ve dergisinin ilk sayısını yayınladı.
Tanıtımda dikkatimi çeken bir kelime: "Cins"
Dergi kendini, başlığının altındaki şu cümlelerle tanıtıyordu:
"Bilimsel, edebi, toplumsal hanımlara özgü günlü gazetedir. Sayfalarımız cins ve meslek ayırt etmeksizin muhterem Osmanlı hanımlarının eserlerine özgüdür."
Burada "Cins" kelimesi ile kastedilen şeyin ne olduğunu tam anlamadım.
Orijinali eski yazıyla yazıldığı için tam çıkaramadım.
Ama bildiğim şu.
Kafa tutan cesur bir kadındı…
Müslüman bir Osmanlı kadının ilk fotoğrafını dergisinde o yayımladı.
Derginin ilk sayısı resmen bir başkaldırı manifestosu
İlk sayısının sunum yazısında şöyle bir bölüm vardı:
"Biz, bizi yanıltan yazarların sözlerine artık önem vermeyeceğiz. Kadınlar erkeklerin canyoldaşı imiş, hayat arkadaşı imiş, aklın, izanın tamamlayıcısı, yuvanın düzenleyicisi, çekip çevireni velhasıl hayat ortağımış, daha bilmem ne imiş... Bunların hepsi yalan… Bu aldanma yüzündendir ki haklarımızı savunamayıp, daima erkeklere esir bir şekilde işlevsiz kalmışız…"
Tam anlamıyla bir kadın başkaldırı manifestosu değil mi bu sözler…
111 yıl önce aile içi şiddete karşı yayınlanan bir şiir
Okudukça daha çok sevdim Nuriye Ulviye'yi…
Herhalde Müslüman Osmanlı kadınları arasında ilk feminist ve aktivist kadın oydu diye düşündüm.
Aile içi şiddete karşı ilk şiiri de o sayıda yine o yayınlamış, "Hicranlarımız" başlıklı şu dizelere bakar mısınız:
"Merhametsiz erkeklere
Şevkatimizdir size veren cüret
Hemcinsinize reva mı bu şiddet
Evliliğe yok mu sizde hürmet
Şu asırda çekilir mi bu zillet…"
Bu haykırışın üzerinden 111 yıl geçti…
Bir başka "Bu asırdayız" ama söyler misiniz ne değişti?
Kiğılı'nın vitrinindeki 8 Mart blucini bize ne diyor?
Bütün hayatı, kadınlara yüksek öğrenim hakkı, çalışma hakkı, iş imkânı, eşit işe eşit ücret mücadelesiyle geçti.
Müslüman kadınların zorunlu olan peçe yerine başörtüsü takma hakkının verilmesi için çalıştı.
Kiğılı Giyim, 8 Mart Kadınlar günü için çok güzel bir blucin tasarlamış.
Cep kısmında kadın çalışanlar için şu sloganı okuyoruz:
"Eşit işe eşit ücret…"
Vitrinde bu sloganı görünce Nuriye Ulviye'yi hatırladım.
Demek ki onun başlattığı mücadeleyi 111 yıl sonra hâlâ kazanamamış kadınlar.
Kırıkhan asri mezarlığında biten bir kadın hayatı
Nuriye Ulviye, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra 1931 yılında Antakyalı bir doktorla evlendi.
Hayatının sonlarında Kırıkhan ilçesine yerleştiler…
Nuriye Ulviye Civelek 9 Nisan 1964 günü Kırıkhan'da öldü.
Bugün Hatay'ın Antakya ilçesindeki Asri Mezarlıkta yatıyor..
İstanbul Kadın Müzesi'nde de ona ayrılmış bir bölüm var…
Kocasının onun adına yaptırdığı kütüphanenin Google sayfasında ise işte o cümle yazıyor:
"Kalıcı olarak kapalı…"
Tanıdığım Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy'un o kütüphaneli yeniden ayağa kaldıracağına eminim.
Lesles Gore'un şarkısı Harly Queen'in hapishane şarkısı olunca
Lesley Gore'un şarkısı dünya feminist hareketinde hep bir ilk isyan şarkısı olarak dinlendi…
Sonra Gloria Gaynor ve Aretha Franklin'in "I Will Survive"ları, Cyndie Lauper'ın "Girls Just Waht to Have Fun'ları" geldi…
Sonra unutuldu…
Ta ki, hip hopçular gelip, onun şarkısını çok daha isyankâr bir üslup ve ritmle söyleyinceye kadar.
Saygrace ve G-Easy'nin hip hop versiyonu patladı.
Ve sonunda şarkı Suicide Squad filminde Harley Queen'in hapishanedeki meydan okuma şarkısı oldu.
"You Don't Own Me" şarkısı, bugün dünyanın müzik Pantheonu sayılan Grammy Hall of Fame'e girdi…
Ve dünya kadınları her 8 Mart günü bu şarkıyı daha da daha da hissederek söylemeye başladılar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.