Enfeksiyon hastalıkları için 'dört hafta' kriteri: Temiz suyun önemi vurgulandı
İstanbul Rumeli Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu'ndan araştırma görevlisi Nazife Koç, deprem bölgesinde temiz su sağlanamazsa bulaşıcı hastalık riskinin artacağını söyledi.
Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde 50 bin insan hayatını kaybetmiş, 100 binden fazla insan yaralanmıştı.
Deprem sonrası insanlar çadır ve konteynerlerde yaşamaya başlamıştı.
Yazılı açıklama yayınlayan Koç, geçici yerleşim alanlarında tuvaletlerin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde sağlanması ve halkın tuvaletleri kullanımı konusunda eğitilmesi gerektiğini ifade etti.
Koç, önerilerini şöyle sıraladı: "Tuvalet alanlarında ve el yıkama alanlarında suyun birikmesi engellenmelidir. Geçici yerleşim alanlarında en ideal olanı her aileye bir tuvaletin sağlanmasıdır. Eğer bu sağlanamıyorsa maksimum 20 kişiye bir tuvalet sağlanmaya çalışılmalıdır. Deprem sonrası kalabalık yaşamın sürdürüldüğü geçici yerleşim yerlerinde bulaşıcı hastalık riski yüksektir ve ciddi salgınlara neden olabilmektedir."
Hangi hastalıklar görülebilir?
"Afetlerden sonra, yeterli miktarda kullanılabilir suyun sağlanması afetzedeler için hayati önem taşımaktadır" öğretim görevlisi Koç, su sağlanmadığı takdirde oluşabilecek hastalıkları ise şöyle sıraladı: ‘’Özellikle geçici barınma alanlarında suyun sağlanması kadar suyun yeterli miktarda ve temiz olması da önemlidir. Afet deneyimleri, afet bölgelerine yeterli miktarda suyun sağlanamaması durumunda afet mağdurlarının ulaşabildikleri her türlü suyu içtiklerini göstermektedir. Bu durum başta bulaşıcı hastalıklar olmak üzere birçok hastalığa neden olabilir ve hastalıkların hızla yayılmasına etken olabilir. İçme suyu ile kişisel hijyen için, diğer insani ihtiyaçlar ve sanitasyon için de yeteri kadar su sağlanmış olmalıdır. Deprem gibi doğal afetlerde sağlıklı içme suyu elde edilememesi, bulaşıcı hastalıkların gelişimine zemin hazırlamaktadır. Bu hastalıklar, kontamine su ve gıda kaynaklı olabileceği gibi solunum yolu enfeksiyonları, vektör kaynaklı hastalıklar ve yaralanmalara bağlı da gelişebilmektedir. Bakteriler, virüsler, protozoonlar, küf şeklindeki mantarlar, helmintler, prionlar, biyolojik veya çevresel toksinler gibi çok çeşitli enfeksiyon etkenleri su ve gıda kaynaklı etkenler arasında yer almaktadır.’’
'Dört haftadan sonra enfeksiyon yayılma riski artar'
Koç, salgın hastalıkları riskini arttıracak diğer faktörlere dair şunları kaydetti: "Afetlerden sonra bulaşıcı hastalık salgınlarının hem görülme riski hem de yayılım hızı artar. Ama bu her afetten sonra salgınların olacağı anlamına gelmez. Dört haftadan daha uzun süre kalabalık ortamda yaşanmak zorunda kalınması, enfeksiyon hastalıklarının yayılma riskini arttırır. Salgınların oluşmasında kalabalık faktörü ile, bazı başka birtakım koşullarda etkilidir. Enfeksiyon ajanının daha önceden bölgede var olması, yeteri miktarda sağlıklı suyun sağlanamaması, evsel atıkların ve insan atıklarının zararlaştırılamaması gibi çevresel risklerin var olması, afet sonrası başıboş kalmış kedi, köpek gibi hayvanların kontrol edilememesi salgın riskini arttırır."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.