Almanya’nın başkenti Berlin’de on binlerce kişi, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını protesto etmek için “Özgür Filistin” sloganlarıyla sokakları doldurdu.

Gösteriye katılan ünlü bir keman virtüözü ve akademisyen Michael Barenboim, "İnsan hakları sadece bazı ülkeler için geçerli olmamalı. Almanya İsrail’i Rusya’ya uygulandığı gibi yaptırımlarla karşılamalı" dedi.

Gençler, sivil toplum örgütleri, farklı milletlerden aktivistlerin katıldığı yürüyüşün sonunda katılımcı sayısının 60 bine, bazı tahminlere göre ise 100 bine ulaştığı açıklandı. Gösteride, Almanca, Arapça, İngilizce ve İspanyolca "Filistine özgürlük ve Gazze – Katliama son" sloganları atıldı.

Sol Parti (Linke) Eş Başkanı Lideri Ines Schwerdtner, yaptığı konuşmada, Gazze’deki durumu “soykırım” olarak nitelendirdi ve silah satışlarının durdurulmasını istedi. Konuşmalar sırasında katılımcılara güvenlik uyarıları yapıldı, yasa dışı semboller ve nefret içerikli mesajların yasak olduğu belirtildi. Gösteriye katılan bazı sol ve göçmen kökenli gruplar, insan hakları ve uluslararası dayanışma mesajlarıyla dikkat çekti.

Almanya'nın Gazze tutumu

Almanya, İkinci Dünya Savaşı’ndan ve Holokost’tan kaynaklanan tarihsel sorumluluğu nedeniyle İsrail’in güvenliğini temel dış politika ilkelerinden biri olarak görüyor.

Bu tarihsel bağ ve sorumluluk duygusu, Berlin’i Avrupa’da İsrail’e en güçlü siyasi desteği veren ülkelerden biri yapıyor.

Hamas’ın 7 Ekim saldırılarının ardından Almanya, İsrail’e yönelik koşulsuz dayanışma mesajları vermiş ve İsrail’in kendini savunma hakkını net bir şekilde desteklemişti.

Başbakan Olaf Scholz liderliğindeki hükümet, İsrail’e askeri teçhizat ve silah ihracatını hızlandırmış ve Gazze’de artan sivil kayıplara rağmen bu tutumunda büyük ölçüde ısrarcı olmuştu.

Ancak, Gazze’de kötüleşen insani durum ve uluslararası hukukun ihlali iddiaları, Alman kamuoyu ve siyaseti içinde ciddi bölünmelere neden oldu.

Hükümet her ne kadar İsrail’in askeri operasyonlarını desteklese de, uluslararası baskı ve yurt içi protestoların artmasıyla birlikte insani yardımların artırılması ve sivil halkın korunması yönünde çağrılar arttı.

Berlin ve diğer büyük şehirlerdeki Filistin yanlısı protestolar, Alman makamları tarafından genellikle yasaklanıyordu. Bu durum, eleştirmenler tarafından Almanya’nın ifade özgürlüğü standartları konusunda çifte standart uygulamakla suçlanmasına yol açmıştı.