Fatih Altaylı cezaevinden gönderdiği mektupta, “İstanbul Park’ı babalarının çiftliği gibi kullanan çevreler” diye tanımladığı kişilerin Formula 1 yarışının Türkiye’ye gelmemesi için F1 yönetimine e-posta gönderdiğini öne sürdü. Altaylı, “Türkiye’den bazıları, ‘F1’e parayı devlet verecek, indirim yapmayın!’ maillerini atıyor” diyerek iddiasını şu sözlerle sürdürdü:

“Bunların Türkiye’ye F1 yarışı gelmesin diye F1 yönetimine yolladıkları mailleri bilseniz mideniz bulanır.”

Altaylı, İstanbul’un F1 takvimine girmesinin Bakü ile değil Madrid ile ilişkili olduğunu vurguladı. Madrid pistinin zamanında tamamlanamaması durumunda İstanbul’un ciddi bir aday hâline geleceğini söyledi.

Türkiye’nin geçmişte yıllık 12 milyon dolarlık ödeme ile F1 yarışlarını getirdiğini hatırlatan Altaylı, günümüzde F1 için Suudi Arabistan ve Dubai gibi ülkelerin 100 milyon dolara yakın ödeme yaptığını belirtti. Bu nedenle birçok Avrupa pistinin takvimden çekildiğini ve Türkiye’nin de daha düşük bir bütçeyle 2027 sonrası için takvime girmeye çalıştığını ifade etti.

Can Holding bağı

Öte yandan, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğünün yaptığı

Ömerli Barajı havzası içinde yer alan ve 300 futbol sahası büyüklüğünde olan Formula 1 pisti ihalesini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın operasyonu kapsamında geçtiğimiz günlerde kayyım atanan Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş almıştı. Şirket, burayı 117 milyon 806 bin dolara 30 yıllığına kiralamıştı. Ancak daha sonra ihalenin perde arkasında bir usulsüzlük yaşandığı ortaya çıkmıştı.

Şirketin ihaleye katılmak için verdiği teminat mektubu Mapfre Kefalet Sigorta A.Ş.'ye ait. Ancak bu şirket herkesin bildiği ve dünya çapındaki Mapfre Sigorta A.Ş değil, onun ismini kullanarak ve sonuna da “kefalet” kelimesi eklenerek kurulan bir fason şirketti.