AKP'de büyük 'Mücahit Birinci' kavgası! Birbirlerine girdiler... Fatih Altaylı her şeyi anlattı: 'Lağım patladı...'
Tutuklu gazeteci Fatih Altaylı, eski ve yeni AKP'nin birbirine girdiğini, Mücahit Birinci skandalı ile de 'lağımın patladığını' aktardı. AKP'nin önde gelen 'iğrenç bir trolünün' de sosyal medya hesabının yasaklanmasının altında da büyük kavganın olduğunu ifade etti. Öte yandan Altaylı, eski AKP'li isimden gelen 'İBB' mektubunu da anlattı.
Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Fatih Altaylı, YouTube kanalına gönderdiği yazısında AKP içindeki büyük kavgayı anlattı.
"LAĞIM PATLADI"
Altaylı, kavganın CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in İBB Borsası açıklaması ile ifşa olduğunu bildirdi. Altaylı, 'lağımın patladığını' söyledi.
Altaylı, geçtiğimiz günlerde İBB operasyonlarındaki 'görev paylaşımını' anlatan 'medyacının' ya bir güç gösterisinde olduğunu veya birilerine mesaj verdiğini öne sürdü.
Altaylı, iktidarın içerisinde başlayan kavgada iki taraf olduğunu ifade etti. Altaylı, yeni AKP ve eski AKP'nin güç savaşı verdiğini dile getirdi.
"İĞRENÇ TROLÜN" HESABINI HANGİ AKP'Lİ KAPATTIRDI?
Altaylı, AKP'nin trolü olarak anılan hatta en iğrençleri arasında gösterilen bir şahsın da sosyal medyasının engellenmesinin altında AKP'deki bu kavganın olduğunu ifade etti.
Altaylı, iktidarın değişeceği gören bir AKP'li isminde yargı ve siyasetten kulis bilgilerini de CHP'li vekillere iletip 'yaltaklandığını' anlattı.
Altaylı'nın Youtube kanalına gönderdiği yazısının ilgili kısmı da şöyle:
"Babası Akit yazarı, AKP MKYK üyesi avukat Mücahit Birinci gördüğü lüzum üzerine partisinden istifa etmişti.
Özgür Özel'in birinci ve İBB davası borsası açıklamasını küçümseyip bu da skandal mı canım diyenlere kapak olacak bir istifaydı bu. Belli ki daha da büyümesi muhtemel bir rezaletin dev bir skandala dönüşmesinin önü kesilmek isteniyordu. CHP lideri çok fena bir noktaya basmıştı belli ki. Çünkü bu ifşa AKP ve AKP medyası içinde çok derin ve bir o kadar da pespaye bir kavganın su yüzüne çıkmasına neden olmuştu.
İtalyan takım elbiseli, İtalyan ayakkabılı, belinde 1000 euroluk Hermes kemerli Mücahit Birinci kontrolünde olduğunu iddia ettiği gazetecilerle sosyal medya üzerinden küfür kıyamet bir tartışmaya, çamurlaşmaya girişmişti.
Zannederim Mücahit Birinci'nin başını İBB borsasındaki faaliyetlerinden çok bu seviyesiz tartışma yedi. Çünkü bir borsa çalışanı için sinirlerine hakim olamamak önemli bir zaaftı. Çünkü patlayan lağım borusundan başka pislikler de akmaya başladı.
Mücahit Birinci'nin kontrolü altında olduğunu söylediği medya ekibinden bir diğeri İBB soruşturmaları ve İmamoğlu'nun siyaset dışı bırakılması operasyonundaki görev paylaşımını ifşa etti. Aslında ifşa mı, itiraf mı yoksa bir yerlere mesaj ya da güç gösterisi mi emin olamadım.
Çünkü nasıl ki AKP aslında ayıp hatta belki de suç olan hukuksuzlukları güç gösterisi, güç ispatı olarak görüp bunların sergilenmesinden, ayyuka çıkmasından rahatsız olmuyorsa muhtemeldir ki bu medyacılar da bunları anlatarak kendi reklamlarını yaptıklarını düşünüyor, hatta belki de olası müşterilere mesaj veriyor bile olabilirler.
Şöyle söyleyeyim, eskinin, eski Türkiye'nin ayıp sanılan durumları zannederim yeni Türkiye'de marifet haline geldi. Bunu onlar adına utanarak öğreniyoruz. Ayıbın marifet haline geldiği sistemler ya kısa ömürlü olur ya da toplumu ve siyaseti çürütür. Çürümüş bir toplumun sonu ise başarısız toplum, başarısız toplumun sonucu başarısız devlet yani failed state olmaktır. Acı ama gerçek bu.
Mücahit Birinci ve İBB borsası rezaletinin bu ilk perdesinde Mücahit Bey'in hanesine yazılacak tek olumlu şey, AK Parti'de bir geleneği yıkarak parti üyeliğinden affımı arz ediyorum demek yerine cesaret gösterisi yaparak doğrudan istifa ediyorum deme cüretini göstermesiydi. Kendisini kutluyorum. Bu zamanda bu cesaret. Bravo doğrusu.
Bu arada milyon dolarları havada uçuşturan bu avukat kaç lira vergi ödemiş? Merak etmiyor da değilim. Tüm bu gelişmelerin bizim bildiğimiz ama artık herkesin gördüğü bir tabloyu netleştirdiğini de söylememiz lazım.
Hatta belki bunu iyice yorumlamamız lazım. Bu değilse bile önümüzdeki günlerde bunu yapacağım. Mücahit Birinci olayı ile artık tartışmasız bir gerçek gözümüze sokuldu. Karşımızda iki AK Parti var. Eski AK Parti ve yeni AK Parti. Ve bu ikisi kendi içinde çatışıyor, kendi arasındaki uyumsuzluk ve kavga en azından dışarıya dönük kavga kadar hatta bazen daha sert.
Birinci ve şürekasına yönelik parti içi tepkiler bunu çok net gösterdi. Tabii en iğrenç iki ya da üç trolden birinin sosyal medya hesabına getirilen yasaklamanın arkasında AK Partili isimlerin olduğu gerçeği de bu eski AK Parti, yeni AK Parti kavgasına işaret ediyor.
Şimdi sana anlatacağım olay da bunun bir başka göstergesi. Bir süre önce AK Parti'nin önemli isimlerinden biri bana bir not iletti. Eski AK Partili ama hala önemli bir isim. Söylediği, ilettiği şu: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik olarak aylardır yürütülen bir operasyon var. Bu operasyonu yargı yürütüyor ama hiç kimseye bunun bağımsız yargının işi olduğunu anlatamayız. İnanmazlar. İnanmaları için biz de elimizden geleni yapıyoruz. Çok ama çok yanlış yapıyoruz. Sakın yanlış anlamayın. Ben İBB'de ya da diğer belediyelerde bir şey yoktur ya da vardır demiyorum. Benim işim bu değil. Ama tüm bunlar çok daha düzgün yapılabilirdi. Bu belediye başkanları tutuksuz yargılanabilirdi. Şafak operasyonları şart mıydı? Bu başkanlar kaçacak mıydı? Bizim partililer dahil herkes biliyor ki kaçmazlardı. Tutuksuz yargılamak gerekirdi. Yine halk sadece CHP'li belediyeler mi diyor? Çünkü her vatandaşın yaşadığı, tanık olduğu olaylar var. Yargılamalar tutuksuz olsaydı, bu yargılamaların sonuçları da lehte veya aleyhte daha inandırıcı olurdu. Şimdi sonuç ne olursa olsun inandırıcılık sorunu olacak. Bu mesele çok kötü yönetildi. En çok zararı da bize verdi, dedi.
Emreciğim bu sözler şaşırtıcı değil. Ve aslında uzunca olan bu notun özeti üç aşağı beş yukarı böyle. İktidar partisi içinde böyle düşünen çok insan var. Zaten iktidar trollerinin bize destek verilmiyor, sadece biz bu süreçlerle ilgili konuşuyoruz demelerinin nedeni de burada saklı. Yapılanların değilse bile yapılma biçiminin yanlış olduğunu düşünen AK Partili sayısı az değil. Sadece sesleri çıkmıyor.
Tabii suskunluk da doğru bir tavır değil ama suçlayamam. Onlar da çekiniyor. Şunu da söyleyeyim, bu not bana iletildiğinde Çerçioğlu olayı henüz olmamıştı. Çerçioğlu ailesinin Cant Sayı hisselerinden elde ettiği, AKP'ye geçiş bonusu 3 milyar TL henüz ortaya çıkmamıştı. Fakat şu da bir gerçek ki muhaliflerin bir bölümünde önemli bir umutsuzluk, bir tür tutsaklık sendromu var. Şöyle ki Türkiye'de iktidarın değişeceğine inanmıyorlar.
Bu düzen değişmez diyen bir kesim. Bu biraz da iktidarın özgüvenli bir duruş sergilemeye çalışmasından ve gücünü aşırı biçimde sergilemekten kaçınmamasından kaynaklanıyor. Bence bu Türkiye'ye hakarettir. İktidar bu seçimi, ilk seçimi kazanır mı, kaybeder mi şu an bilmem ama şundan eminim.
Türkiye'de bir iktidar değişecekse sandıkta değişir. Ve Kılıçdaroğlu adaylıkta diretmeseydi 2023 yılında iktidar değişmiş olacaktı. Bugün tüm bunları konuşmuyor olacaktık. Ve iktidar değişirse eski AK Parti mevcudiyetini sürdürecek ama yeni AK Parti siyasetten çekilecektir.
Çünkü eski AK Parti ilkeler etrafında toplanmış merkezin partisiydi. Yeni AK Parti ise gücün ve gücün sağladığı imkanların etrafında toplanmış bir siyasi oluşum. Güç bitince sistem de çöker ve o tipler yeni güç odağının çevresinde toplanır.
Bu şimdi bile başlamış olabilir. Bu bir tahmin değil, bir bilgi. Yeni AK Parti çevresinin yanaşmalarından bir trol son aylarda sık sık CHP'li vekilleri arayarak gerek AK Parti içinden gerekse yargı bürokrasisi içinden bilgi ve dedikodular veriyor. Bu, ufukta görünen bir güç dengesi değişimine yönelik hazırlık, kendisini besleyecek yeni sahiplerine yaltaklanma çabası. Bu bile önemli bir işaret."
ESKİ AKP'Lİ İSİMDEN İTİRAF GİBİ 'İBB' MEKTUBU
Altaylı bir süre önce AKP'nin önemli isimlerinden birinin kendisine not ilettiğini bu kişinin eski AKP'li olduğu ancak hala önemli bir isim olduğunu kaydederek ilettiği mesajı şöyle aktardı:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik olarak aylardır yürütülen bir operasyon var. Bu operasyonu yargı yürütüyor ama hiç kimseye bunun bağımsız yargının işi olduğunu anlatamayız. İnanmazlar. İnanmaları için biz de elimizden geleni yapıyoruz. Çok ama çok yanlış yapıyoruz.
Sakın yanlış anlamayın. Ben İBB'de ya da diğer belediyelerde bir şey yoktur ya da vardır demiyorum. Benim işim bu değil ama tüm bunlar çok daha düzgün yapılabilirdi. Bu belediye başkanları tutuksuz yargılanabilirdi. Şafak operasyonları şart mıydı? Bu başkanlar kaçacak mıydı? Bizim partililer dahil herkes biliyor ki kaçmazlardı. Tutuksuz yargılamak gerekirdi. Yine halk sadece CHP'li belediyeler mi diyor. Çünkü her vatandaşın yaşadığı, tanık olduğu olaylar var. Yargılamalar tutuksuz olsaydı bu yargılamaların sonuçları da lehte veya aleyhte daha inandırıcı olurdu. Şimdi sonuç ne olursa olsun inandırıcılık sorunu olacak. Bu mesele çok kötü yönetildi. En çok zararı da bize verdi."
"BU NOT İLETİLDİĞİNDE ÇERÇİOĞLU OLAYI OLMAMIŞTI"
"Bu sözler şaşırtıcı değil ve aslında uzunca olan bu notun özeti üç aşağı beş yukarı böyle. İktidar partisi içinde böyle düşünen çok insan var. Zaten iktidar trollerinin bize destek verilmiyor" diyen Altaylı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece biz bu süreçlerle ilgili konuşuyoruz demelerinin nedeni de burada saklı. Yapılanların değilse bile yapılma biçiminin yanlış olduğunu düşünen AK Partili sayısı az değil. Sadece sesleri çıkmıyor. Tabii suskunluk da doğru bir tavır değil ama suçlayamam. Onlar da çekiniyor.
Şunu da söyleyeyim. Bu not bana iletildiğinde Çerçioğlu olayı henüz olmamıştı. Çerçioğlu ailesinin Jantsa hisselerinden elde ettiği AKP'ye geçiş bonusu 3 milyar TL henüz ortaya çıkmamıştı. Fakat şu da bir gerçek ki muhaliflerin bir bölümünde önemli bir umutsuzluk, bir tür tutsaklık sendromu var. Şöyle ki Türkiye'de iktidarın değişeceğine inanmıyorlar. ‘Bu düzen değişmez’ diyen bir kesim. Bu biraz da iktidarın özgüvenli bir duruş sergilemeye çalışmasından ve gücünü aşırı biçimde sergilemekten kaçınmamasından kaynaklanıyor. Bence bu Türkiye'ye hakarettir.
"BU BİLE ÖNEMLİ BİR İŞARET"
"İktidar bu seçimi, ilk seçimi kazanır mı, kaybeder mi şu an bilmem ama şundan eminim. Türkiye'de bir iktidar değişecekse sandıkta değişir ve Kılıçdaroğlu adaylıkta diretmeseydi 2023 yılında iktidar değişmiş olacaktı. Bugün tüm bunları konuşmuyor olacaktık ve iktidar değişirse eski AK Parti mevcudiyetini sürdürecek ama yeni AK Parti siyasetten çekilecektir. Çünkü eski AK Parti ilkeler etrafında toplanmış merkezin partisiydi.
Yeni AK Parti ise gücün ve gücün sağladığı imkanların etrafında toplanmış bir siyasi oluşum. Güç bitince sistemde çöker ve o tipler yeni güç odağının çevresinde toplanır. Bu şimdi bile başlamış olabilir. Bu bir tahmin değil, bir bilgi. Yeni AK Parti çevresinin yanaşmalarından bir troll son aylarda sık sık CHP'li vekilleri arayarak gerek AK Parti içinden gerekse yargı bürokrasisi içinden bilgi ve dedikodular veriyor. Bu ufukta görünen bir güç dengesi değişimine yönelik hazırlık kendisini besleyecek yeni sahiplerine yaltaklanma çabası. Bu bile önemli bir işaret."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.