Sadece savaş ya da doğal afetlerde zamandan kazanmak için hükümetlere “istisnai” bir yol olarak tanınan acele kamulaştırma kararları, AKP döneminde artış gösterdi.

Cumhuriyet'te yer alan habere göre 2002-2003 yıllarından hiç acele kamulaştırma yapılmazken, 2004’te bir kez acele kamulaştırma kararı verildi. Bu yıldan itibaren de acele kamulaştırma kararları arttı.

Yıllık verilere göre: 2005’te 6, 2006’da 7, 2007’de 13, 2008’de 17, 2009’da 11, 2010’da 18, 2011’de 33, 2012’de 171, 2013’te 283, 2014’te 264, 2015’te 100, 2016’da 165, 2017’de 129, 2018’de 113, 2019’da 150, 2020’de 165, 2021’de 229, 2022’de 161, 2023’te 193, 2024’te 191 ve 2025’te 117 acele kamulaştırma kararı verildi. Böylece AKP iktidarı döneminde 2 bin 537 yere acele kamulaştırma kararı çıkmış oldu.

'Acele kamulaştırma genel bir yönteme dönüştü'

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, AKP döneminde yapılan acele kamulaştırmalara ilişkin açıklama yaptı. İktidarın artık acele kamulaştırmayı genel bir yönteme dönüştürdüğünü belirten Bakırlıoğlu, “İktidarın maden ve enerji şirketlerinin çıkarları için nedense hep bir ‘acelesi’ var. 2002 yılında hiç başvurulmayan bu yöntem 2010’lu yıllarda nerdeyse rutin bir hale gelmiş. İktidar paranın yeşilini, doğanın yeşiline tercih ediyor” dedi.

Acele kamulaştırmanın 1999 depreminde bile başvurulmayan bir yöntem olduğunu hatırlatan Bakırlıoğlu, “Bu yöntem, bugün doğayı ve tarım alanlarını talan etmek isteyen şirketlerin emrine sunulmuş durumda. Bu senenin ilk 7 ayında 117 ve sadece 18 Temmuz 2025’te ise 9 ayrı karar yayımlanmış. Şu anda ortada iktidarın doğaya karşı açtığı bir savaş dışında; ne bir savaş var, ne de doğal afet... Bu neyin acelesi?” ifadelerini kullandı.

'İktidar halkla ve doğayla savaş halinde'

Kamuoyunda zeytinlik yasası olarak bilinen torba kanunda bulunan maddelere bakıldığında, bu kanun teklifinin "halkla savaşın ilanı" olduğunu söyleyen Bakırlıoğlu, "İktidar artık açıkça halkla ve doğayla savaş halinde. Zeytinlik alanları madenciliğe açan yasa, acele kamulaştırmayla birleşince; ülkemiz tarla, köy, dağ, ova zeytinlik demeden şirketlere peşkeş çekildiği bir düzene dönüşüyor. Bu kararlar sadece toprak gaspı değil, yaşam hakkının ihlali anlamına geliyor” diye konuştu. Bakırlıoğlu, “Bu ülke rant projeleriyle yok edilecek bir talan alanı değil, hepimizin yaşam alanıdır" dedi.