Akbelen Ormanı'ndaki doğa katliamı ve direniş dün de devam etti: Bu ağaçlarla büyüdük

Akbelen Ormanı'ndaki doğa katliamı ve direniş dün de devam etti: Bu ağaçlarla büyüdük

Muğla Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Limak ve IC Holdingin ağaçları katletmesine karşı köylülerin, bölge halkının ve desteğe gelen yurttaşların direnişi yedinci gününde sürdü.

YK Enerji’ye ait Yeniköy-Kemerköy termik santrallerine kömür temini için ağaçlar kesilirken Türkiye’nin dört bir yanından köylülere desteğe gelenlerin sayısı artarak devam etti. Kesim işleminin altıncı gününde nöbet alanının yakınındaki ağaçlar katedildi. Ağaç kesimine tepki gösteren köylüler darbedilerek gözaltına alındı. Darbedildikten sonra gözaltına alınanlar arasında bulunan Deştin Çevre Platformu Sözcüsü Haluk Özsoy gözaltında “Bütün oklar seni gösteriyor, çok sivriliyorsun. Böyle giderse bir daha çıkamazsın” şeklinde tehdit edildiğini aktardı.

Ağaçların kesiminin suç olduğunu ifade eden direnişçiler “Bu suça bizi de ortak etmek istiyorlar. Ama bizler ormanımıza sahip çıkacağız” dedi.

242266.jpg

 

"KATLİAM YASA DIŞI SANTRAL İÇİN YAPILIYOR"

Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman “Hepimiz ailemiz öldürülüyormuş gibi bu cinayetleri izlemeye mahkum ediliyoruz. Dün bizi ablukaya aldılar ve ağaçları tek tek öldürdüklerini izlettiler” dedi. Ormanın altındaki kömür rezervinin termik santrallerde kullanılmak istendiğini söyleyen Şaman “2005’te önce idare mahkemesinin sonra AYM ve AİHM’nin çevreye verdiği zarardan dolayı kapatma kararı verdiği, yani bugün faaliyeti yasa dışı olan termik santrallere kömür temin etmek için ormanı yok etmek istiyorlar” diye konuştu.

“Burayı hâlâ kurtarabiliriz” Şaman şunları söyledi; “Çalı dokusu, mantarları ve tohum bankası olan bir yer. Toprağı çok verimli bir alan. Herkes yurtsever olduğunu söylüyor ama o sadece savaşta olmaz bu da bu toprak savunması. Kendini yurtsever, milliyetçi gören, tanımlar ne olursa olsun gelsinler, bir avuç zenginin topraklarımıza çökmesini engelleyelim.”

242265.jpg

"SAHİPSİZ BIRAKMAYIN"

Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Sekreteri Evrim Aksoy ise “Köylülerin dışarıdan desteğe çok ihtiyacı var. Bu alanın terk edilmemesi gerekiyor. Sürdürülebilir bir yaşamdan söz ediyorsak, çocuklarımıza gelecek bırakma gibi bir derdimiz varsa direnişe mutlaka destek vermemiz gerekiyor. Bu vatanınıza, vicdanınıza borcunuzdur. Akbelen’i sahipsiz bırakmayın” diye konuştu.

İklim Adaleti Koalisyonu Türkiye Koordinasyonu Üyesi Muzaffer Aslan ise “740 dönümlük arazide ağaç katliamı yaşanıyor. Binlerce dönüm arazi cehennem çukuruna dönecek. Bu katliam sonucunda buradaki hayat yok olacak. Biz de doğamızı savunan insanlar olarak bu ağaçların sesi olmaya gayret ediyoruz. Sisteme sesimizi ulaştıramıyoruz çünkü kulakları sağır, gözleri kör, paradan ve sermayeden başka bir şey görmüyorlar. Hayatın düşmanı olmuşlar. Bunun için ne yazık ki vergilerimizle maaşlarını alan kolluk gücünü, jandarmayı, polisi karşımıza dikip algı yaratmaya çalışıyorlar. Bizim yapmaya çalıştığımız tek şey var; buradaki yaşamı korumak” dedi.

 

"HEKİMLER OLARAK YANINIZDAYIZ"

Köylülerin direnişine destekler de devam ediyor. DİSK/Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Muğla Tabip Odası ve İzmir Tabip Odasından hekimler, Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu, çeşitli kadın dernekleri ve çok sayıda yurttaş direniş alana desteğe geldi.

Op. Dr. Fatih Sürenkök, “Limak’ın yöneticilerinin ya da bu ekibi getiren yöneticilerin de mutlaka çocukları var. Onların da soluyacağı temiz havaya ihtiyacı var, temiz suya ihtiyacı var. Hep birlikte yok ettiklerinin farkında değiller. Temiz enerjiye ihtiyaç var ve bu yüzden havaya, suya, toprağa sahip çıkmak gerekiyor” diye konuştu.

İzmir Tabip Odası Önceki Dönem Başkanı Dr. Lütfi Çamlı ise “Çevreye yönelik rant girişimlerinin, vahşi bir şekilde çevrenin katledilmesinin faturalarını acı bir şekilde ödüyoruz. Küresel ısınmanın sonuçları çerçevesinde artan orman yangınları, artan sağlık sorunları karşımıza çıkıyor. Türkiye’deki enerjinin sadece yüzde 1’ini üretmesine rağmen bu kadar ağacın Limak tarafından kesilmesini kabul etmiyoruz. Halkın itirazına rağmen burada ağaç katliamının yapılması asla kabul edilemez. Hekimler olarak bu mücadelenin yanındayız” ifadelerini kullandı.

"SAĞLIKLI ÇEVRE OLMADAN SAĞLIKLI YAŞAM OLMAZ"

Dr. Oya Otyıldız da “Sağlıklı çevre olmadan sağlıklı yaşamın olması mümkün değil. Biz hekimlerin asıl görevi insanların hastalanmasını önlemektir. Hastalıkları önlemek için, hastalanmayı önlemek için en başta çevrenin sağlıklı olması lazım. O nedenle biz hekimler burayız. Akbelen Ormanı’nı vermiyoruz” dedi.

Muğla Tabip Odası Başkanı Cafer Şahin ise “Bizi havamızdan, suyumuzdan, diğer canlılardan ayırmak isteyenlere karşı birlikte mücadele edeceğiz. Kesilen bu ağaçların hesabını hep birlikte soracağız” dedi.

 

"BİRLEŞİK BİR MÜCADELE İLE ÖNLEYEBİLİRİZ"

Direniş alanını ziyaret sırasında köylülere seslenen DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan “Bu mücadele Türkiye’nin dört bir yanında konuşuluyor ama henüz bu mücadelenin kazanılması için yeterli bir kitlesellik kazanmış değiliz. Bugün burada verilen mücadele bütün Türkiye’deki ezilen yoksul halkın, doğasını, deresini, denizini, ormanını korumaya çalışan insanların mücadelesi” dedi.

Bu mücadelenin yalnız kaldığı koşullarda haramilerin saltanatının devam edeceğini ifade eden Aslan, “Bugün zorba bir düzen var. Türkiye’nin her yerinde işçilere, emekçilere, yoksullara, doğasına koruyanlara saldırıyor. Bu saldırıyı ancak birleşik ve kitlesel bir mücadele ile önleyebiliriz. Onun için burada dayanışma göstereceğiz. Bununla birlikte Türkiye’deki tüm işçi ve emekçilerin, sendikaların, meslek örgütlerinin, mücadelenin yanında yer alan partilerin önünde bir görev var. Bütün mahallelerimizi, semtlerimizi, fabrikalarımızı, hastanelerimizi, okullarımızı Akbelen’e çevirmezsek bu mücadeleyi kazanamayız. Türkiye’nin her sathına yayarsak bu mücadeleyi önemli ölçüde kazanmış oluruz” diye konuştu.

242264.jpg

 

"PEŞKEŞ ÇEKTİRMEYECEĞİZ"

Tüm Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt ise “22 yıldır örgütlü bir kötülükle karşı karşıya olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Siyasal iktidar, tüm yaşan alanlarını yok etme, tüm stratejik kurumları özelleştirerek peşkeş çektiği gibi şimdi de kalan ormanlarımızı maden şirketlerine devrederek yeni bir talanın imzasını atmış durumda. Burada diğer bir kötülük ise kamusal alanları devletin verdiği yasal yetkiyle koruması gereken kolluk güçlerinin kamu alanlarını korumak yerine tahrip eden, talan eden şirketlerin kolluk gücüne dönüşmüş olması. Çağrımızı yineliyoruz, cumhuriyet savcıları doğrudan müdahale etmeli. Şirket suç işliyor ve hakkında işlem yapılmalı. Nefes alacağımız alanları ne sermayeye ne de onun iktidarına ve yandaşlarına peşkeş çektirmeyeceğiz” diye konuştu.

 

"MADENLERİN GERÇEK SAHİBİ HALKTIR"

TMMOB Maden Mühendisleri Odası (MMO) Akbelen Ormanı’nda devam eden ağaç kıyımına karşı bir açıklama yayınlayarak ‘çağdaş madencilik ilkelerinden’ biri olan “yöre halkının onayı” ilkesini hatırlattı ve “Madenlerin gerçek sahibi halkımızdır” dedi.

Yerel halkın onayı sağlanmadan ve çevreyle barışık işletmecilik kriterlerine uyulmadan herhangi bir ekonomik faaliyetin yapılmasının mümkün olmadığını söyleyen MMO, “Bu kriterler göz ardı edildiği sürece toplumla karşı karşıya gelmek kaçınılmazdır. Bu nedenle her ekonomik faaliyet uzun vadeli planlanmalı, yöre halkı sürece dahil edilmeli ve gerekli çevresel kriterlere uyulmalıdır” çağrısında bulundu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.