30 Nisan 1919'da Samsun için görevlendirme emrini alan Atatürk: Heyecandan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum!

30 Nisan 1919'da Samsun için görevlendirme emrini alan Atatürk: Heyecandan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum!

30 Nisan 1919'da, Samsun'a görevlendirme emrini alan Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o an duyduğu heyecanı şöyle anlatmıştı: "Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir dünya vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim..." 19 Mayıs 1919'un önemini ve anlamını Dr. Naim Babüroğlu anlattı.

Bugün, 19 Mayıs... Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, her yanı işgal altındaki vatanı kurtarmak için Samsun'a attığı adımın 105. yılı...

DR. NAİM BABÜROĞLU HABERTÜRK'E ANLATTI

"Türkiye halkı, asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı bir yaşama gereği saymış bir milletin kahraman evlâtlarıdır. Bu millet, bağımsızlıktan uzak yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır" diyen Atatürk'ün, Milli Mücadele'ye nasıl başladığını ve Samsun'a giderken ne hissettiğini, Dr. Naim Babüroğlu, HABERTÜRK'e anlattı.

"MONDROS İLE OSMANLI DEVLETİ FİİLEN SONA ERMİŞTİ"

Osmanlı Devleti’nde toprak kaybı ve çekilme 1683’te İkinci Viyana Kuşatması sonucu başlar. 1877-18778 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ve 1912-1913 Balkan Faciası’nda Osmanlı Devleti Tuna ve Balkan topraklarını kaybeder.

1914-1918 Birinci Dünya Savaşı sonunda dağılır. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması’yla, Osmanlı Devleti fiilen sona erer. Türk topraklarını işgal dönemi başlar.

"MUSTAFA KEMAL PAŞA, SAVUNMA BAKANLIĞI'NA ATANDI"

Birinci Dünya Savaşı sonunda, 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti’ni tarih sahnesinden silen Mondros Ateşkesi Antlaşması imzalanır. İstanbul Hükümeti, 7 Kasım 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması gereği Yıldırım Orduları Grubu’nun dağıtıldığını bildirir. Grup Komutanı Mustafa Kemal Paşa, Savunma Bakanlığı emrine atanır.

"İSTANBUL'DA YENİ TÜRK DEVLETİNİ PLANLAMIŞTIR"

Mustafa Kemal Paşa, 13 Kasım 1918 Çarşamba günü İstanbul Haydarpaşa Tren Garı’na yaveri Cevat Abbas’la birlikte ulaşır. Atatürk, 13 Kasım 1918’den 16 Mayıs 1919’a kadar 184 gün, yani 6 ay kadar İstanbul’da kalır. Bunun 5.5 ayı Şişli’de geçer.

Atatürk’ün Şişli günleri, vatanın kurtuluş reçetesinin yazıldığı ve yeni Türk devletinin planlandığı, tasarlandığı dönemdir.

"ARKADAŞLARIYLA FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNUR"

İstanbul’da; Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, İsmet Bey, Rauf Bey, Refet Bey ve Ali Fethi Bey gibi Millî Mücadele’de görev alacak isimlerle düşünce alışverişinde bulunur. Altı aylık sürede Padişah Vahdettin’le, ‘Cuma Selamlığı’ dâhil, toplam altı kez görüşür. (1)

MUSTAFA KEMAL, SAMSUN’A NASIL GÖREVLENDİRİLDİ?

Mustafa Kemal, arkadaşı Ali Fuat Paşa (Cebesoy) sayesinde Sadrazam (Başbakan) Damat Ferit hükümetinde İçişleri Bakanı olan Mehmet Ali Bey’le tanıştırılır. İçişleri Bakanı Mehmet Ali Bey, partisi Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nda önemli bir konuma sahipti. Mehmet Ali Bey de, Mustafa Kemal’i bir yemekte Başbakan Damat Ferit’le görüştürür. Tam o günlerde işgal kuvvetleri, hükümete Samsun ve çevresinde güvenliğin sağlanması konusunda baskı yapmış ve Samsun’u işgal tehdidinde bulunmuşlardı. Hükümete, bir nota verirler:

"SAMSUN'DA ASAYİŞ TESİS EDİLMELİDİR"

“Samsun ve çevresinde bozulan asayiş nedeniyle, Rum köyleri saldırılara uğramaktadır. Hükümet bölge asayişini derhâl tesis etmelidir. Belli bir süre içinde bölgede asayiş sağlanmadığı takdirde Birleşik Krallık olarak bölgeye asker çıkaracağımızı ihtar ederiz.”

"ÖNÜMDE GENİŞ BİR DÜNYA VARDI"

Nota üzerine, Sadrazam Damat Ferit, İçişleri Bakanı’nı çağırır ve düşüncesini sorar. İçişleri Bakanı Mehmet Ali Bey: “Oraya Mustafa Kemal Paşa’yı gönderelim” der. Damat Ferit artık karar vermiştir. İsteyerek ya da istemeyerek, Mustafa Kemal’in Dokuzuncu (sonra üçüncü olacak) Ordu Müfettişliğine atanması onayını, 30 Nisan 1919’da padişahtan alır.

Mustafa Kemal, görevlendirme belgesini aldığı zaman duyduğu heyecanı şöyle anlatır: “Bakanlıktan çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir dünya vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim…” (2)

"ORDU MÜFETTİŞLİĞİ GÖREVİNİ ÜSTLENMİŞTİ"

Sonuçta, Samsun’da işgalcilere ve Rumlara baskı yapan Türkleri yatıştırmak için Anadolu’ya gönderilmek istenen Mustafa Kemal, böylece bütün doğu vilayetleri için Ordu Müfettişliği yetkisini üstlenmişti. (3)

Mustafa Kemal’i Anadolu’ya göndermeye karar verenlerle, kendisinin hedefleri arasında hiç benzerlik olmadığı kısa sürede ortaya çıkacaktı. Görevlendirme yönergesinin ayrıntılarını, Mustafa Kemal Paşa Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa’yla (İnanç) düzenler. Görev Yönergesi hazırlanırken, Mustafa Kemal’in tek ilgilendiği konu yetki sorunudur.

"ŞU İKİ NOKTAYI MUTLAKA EKLE..."

Kazım Paşa’ya: “Şu iki noktayı mutlaka ekle, onlar bana yeter. Birinci madde, Samsun’dan başlayarak, bütün Doğu vilayetlerindeki kuvvetlerin komutanı olabilmem ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetler valilerine doğrudan emir verebilmemdir. İkincisi, bu bölge ile herhangi bir temasta bulunan askeri ve sivil makamlarla yazışmada bulunabilmeliyim.” der. (4) Kazım (İnanç) Paşa, Mustafa Kemal’in arkadaşıdır, Çanakkale Cephesi’nde birlikte savaşmışlardır.

"ZATEN NEREDE KUVVET KALDI Kİ"

Mustafa Kemal, Samsun’a hareketinden önce, 14 Mayıs 1919 günü Sadrazam Damat Ferit’in evinde, davet üzerine akşam yemeğinde bulunur. Yemekte, Genelkurmay Başkanı Cevat (Çobanlı) Paşa da vardır. Yemek soğuk bir ortamda geçer. Yemekten sonra, Damat Ferit bir harita getirir. Mustafa Kemal’in Müfettişlik Bölgesi’ni harita üzerinde görmek ister. Mustafa Kemal’in yetkileri konusunda tereddütleri olduğu anlaşılır. Fakat Cevat Paşa, işi önemsemeyen bir hareket ve birkaç sözcükle konuyu kapatır ve eliyle belirsiz bir bölgeyi işaret ettikten sonra: “Zaten nerede kuvvet kaldı ki” der ve konuşma biter. (5)

BANDIRMA VAPURU'NA DOĞRU YOL ALIR

Mustafa Kemal Paşa 14 Mayıs 1919’da, kendisiyle birlikte Samsun’a gideceklerin listesini Savunma Bakanlığı’na göndererek, İngilizler’den vize alınmasını talep eder. 23 subay, 25 erbaş/er ve altı eyerli attan oluşan liste, 16 Mayıs 1919’da İngiliz İrtibat Bürosu'ndan vize alır. Vizede, "Müttefik Pasaport Kontrol Bürosu, İngiliz Bölümü. Samsun'a gidiş için geçerlidir. İstanbul, 16 Mayıs 1919" yazılıdır.

Mustafa Kemal yola çıkmadan önce, 16 Mayıs'ta Padişah Vahdettin’le son kez görüşür. Şişli’deki evde, annesine ve kız kardeşine veda eder. Galata rıhtımından bir motorla, Kızkulesi açıklarında bekleyen Bandırma Vapuruna gider.

HANGİ ÜLKE NEREYİ İŞGAL ETMİŞTİ?

Samsun’a hareket ettiğinde durum şuydu: İngiltere, Fransa ve İtalya İstanbul’u; İngilizler, Gaziantep, Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon’u; Fransızlar, Adana, Mersin ve Dörtyol’u; İngilizler-Fransızlar, Çanakkale-Boğazı’nı; İtalyanlar, Antalya, Konya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum, Fethiye, Afyon ve Burdur’u; Yunanlar, İzmir’i işgal etmişlerdi.

Yunan Ordusu, İngilizler’in desteğiyle Küçük Asya Seferi hayaliyle Batı Anadolu’yu işgal edecek ve Ankara yakınlarına kadar geleceklerdi. Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a ayak bastığında, şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı.

MUSTAFA KEMAL’İN GÖREVDEN ALINMASI VE İSTİFA ETMESİ

Mustafa Kemal, Samsun’a ulaştıktan sonra 22 Mayıs 1919’da Ordu Müfettişi olarak hazırladığı raporda, “Millet milli egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır.” (6) ifadesi yer alır. Bu raporda, Mustafa Kemal Paşa Milli Egemenlik ilkesini ortaya koyarak, Samsun’a ulaştıktan sadece üç gün sonra, Padişah’a ve İstanbul Hükümeti’ne isyan bayrağını çeker.

"HAVZA GENELGESİ İZMİR İŞGALİNİ DUYURMA AMAÇLI OLUR"

25 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal Paşa Havza’ya gelir. 28 Mayıs 1919’da Havza Genelgesi’yle, İzmir işgaline karşı çeşitli bölgelerde gösterilen tepkileri birleştirmeyi ve ülke geneline yaymayı duyurur. Bunun üzerine, Samsun’a çıktıktan 20 gün sonra Savunma Bakanlığı, 8 Haziran 1919’da Mustafa Kemal’i İstanbul’a geri çağırır. Mustafa Kemal bu çağrıya uymaz.

"AMASYA GENELGESİ İHTİLAL BEYANNAMESİDİR"

21-22 Haziran 1919’da yayımlanan Amasya Genelgesi’nde, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” (7) maddesi, yine milli iradeyi işaret eder. Amasya Genelgesi, bir ihtilal beyannamesidir.

"34 GÜN SONRA GÖREVDEN AZLEDİLMİŞTİR"

Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi’yle Padişah’a karşı olduğunu açıkça belirtmiş olur. İstanbul Hükümeti, Amasya Genelgesiyle Mustafa Kemal’in niyetini tümüyle anlar. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Ali Kemal, 23 Haziran 1919’da valilere gönderdiği bir genelgeyle Samsun’a çıktıktan 34 gün sonra Mustafa Kemal’in azledildiğini ve emirlerinin dinlenmemesi gerektiğini bildirir.

"44 GÜN SONRA İSTANBUL'A DÖNMESİ İSTENİR"

Samsun’a çıktıktan 44 gün sonra, 2-3 Temmuz 1919’da, Padişah adına çekilen bir telgrafla bir kez daha Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesi istenir. Mustafa Kemal oyalar…

"50 GÜN SONRA GÖREVDEN ALINIR"

Nihayet, Samsun’a çıktıktan 50 gün sonra, 8-9 Temmuz 1919 günü, Padişah’ın imzasıyla görevine son verilir. Mustafa Kemal Paşa, görevden alınma belgesi eline geçmeden ordudan istifa eder.

"MİLLİ MÜCADELEYİ YETKİ VE MAKAMLA DEĞİL MİLLETLE YAPAR"

Mustafa Kemal, Samsun’a ulaştıktan sonra devletin verdiği görevleri 19 Mayıs’tan 8 Temmuz 1919’a kadar 50 gün süreyle kullanır. Artık rütbesi, makamı, yetkisi olmayan bir sivildir. Fakat, ok yaydan çıkmıştır… Millî Mücadeleyi, devletin verdiği yetki ve makamla değil, milletin kendisine olan inancı ve güveniyle yapacaktır.

"SAMSUN, MİLLİ MÜCADELENİN İLK ADIMIDIR"

Padişah Vahdettin ve Sadrazam Ferit Paşa, Mustafa Kemal’i işgalci kuvvetlere karşı ortaya çıkan halk hareketlerini bastırması ve emniyetin sağlanması için görevlendirmişti. Oysa Mustafa Kemal, işgal kuvvetlerine karşı halkı örgütleyerek milli bir mücadeleyi başlatmak hedefini güdüyordu. Sonunda, resmi görevi, sevdiği askerlik mesleği ile birlikte sona ermiş oldu.

İşte Millî Mücadele’nin ilk adımı ve çekilen sıkıntılar… Ancak, modern bir Türkiye’nin doğuşu için atılan ok yaydan çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancıları başlamıştı.

ATATÜRK CUMHURİYET’İ GENÇLERE EMANET EDER

Atatürk, Nutuk’ta, “1919 yılı Mayıs'ının 19’uncu günü Samsun'a çıktım. Genel vaziyet ve manzara...” diye başlar…

Son sayfada şu sözler yer alır:

“Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.”

“En büyük eserim” dediği Cumhuriyet’i Türk gençliğine armağan eder.

“Gençlik” kavramı, Atatürk için ayrı bir önem taşır. Gençlerden söz ederken, yaş sınırı dışında, düşünce olarak gençliği yani, düşüncede yeniliği ifade eder. O’nun şu sözü çok anlamlıdır: “Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.” (8)

KAYNAKÇA:

(1) Alev Coşkun, Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2015, s. 132.

(2) Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, I. Cilt, İstanbul, 1981

(3) Turan Akıncı, İşgal/ İstanbul’da Yabancı Güçler (1918-1923), Remzi Kitabevi, İstanbul, 2020, s. 102.

(4, 5) Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, I. Cilt, İstanbul, 1981.

(6-7) Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990.

(8) Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Hazırlayan: Utkan Kocatürk, 3.Basım, Ankara 1984.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.