Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türkiye'ye Türk Lirası'nın zayıflığı ile ilgili uyarılarda bulundu. Kredi bağımlılığının da ödemeler dengesi açısından tabi ki bir bedeli olacak.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türkiye'ye Türk Lirası'nın zayıflığı ile ilgili uyarılarda bulundu. Kredi bağımlılığının da ödemeler dengesi açısından tabi ki bir bedeli olacak.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomisti Robin Brooks: Biz TL'yi uzun zamandır çok yakından takip ediyoruz. Tuzaklarla, bilinmezlerle dolu bir ortam var. Umarım TL'de 2018'deki gibi ani bir ciddi değer kaybı olmaz

Uluslararası Finans Enstitüsü'nden TL uyarısı

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Başekonomisti Robin Brooks, Türkiye'de kredilere olan bağımlılık nedeniyle cari açığın büyümeye devam ettiğini vurgulayarak, “Türkiye'de cari açık şu anda geçmişe göre fazladır. Yükselen piyasalarla karşılaştırdığımızda zor bir ortam. Yabancı yatırımcıyı çekip bu cari açığı finanse etmekte Türkiye zorlanabilir. Eğer bu kadar büyük cari açık verilirse TL'de daha fazla değer kaybı meydana gelebilir” uyarısını yaptı.

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Türkiye'ye Türk Lirası'nın zayıflığı ile ilgili uyarılarda bulundu. 

Enstitünün analizine göre Türk Lirası'nda devam eden zayıflık dış finansman ve enflasyon görünümü ile ilgili yükselen risklerin altını çiziyor. 

Cari açığın finansmanı ile ilgili de uyarılarda bulunan IIF, cari açığın temel olarak oynak sermaye akımları tarafından finanse edilmesinin de bir risk olarak göründüğünü belirtti.

Enstitü, para politikasına ilişkin yorumlarını da paylaştı. Yapılan değerlendirmede, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın faizleri artırma konusundaki tedirginliğinin Türk Lirası'nın kırılgan kalmasına yol açtığı belirtildi. 

Doların güçlü olmasının Türkiye açısından tehlikeli bir ortam teşkil ettiğini anlatan Brooks, “Bu durum cari açığın çevrilmesini zorlaştırıyor. Doların hala çok güçlü olduğu bir ortamdayız, bu durum Türkiye açısından belirleyicidir önemlidir” dedi. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) tarafından video konferans yöntemiyle düzenlenen “Salgın Döneminde Dünya Ekonomisi ve Türkiye’nin Makroekonomik Dengeleri" konulu toplantıda konuşan Brooks şu değerlendirmeleri yaptı:

- Son aylarda gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde dolara karşı bir toparlanma görüyoruz, ama TL değer kaybetti. Türkiye'de gaz bulunması ile ilgili olumlu haberler aldık ama TL yine de değer kaybetmeye devam etti. Şunu görüyorum bir kırılganlık bir risk var. Riskin yüksek olacağını düşünüyorum. TL ciddi bir değer kaybına uğradığında bunu bir şekilde ihracat artışıyla durdurabilirdiniz, ödemeler dengeniz düzelir ama böyle bir dünyada değiliz. Belirsizlik çok fazla, Avrupa ülkeleri tekrar sokağa çıkma kısıtlamaları getiriyor ne olacağını bilmiyoruz. ABD'de seçimler var. Tuzaklarla, bilinmezlerle dolu bir ortam var. Umarım TL'de 2018'deki gibi ani bir ciddi değer kaybı olmaz.

DOLARIN GÜÇLÜ OLMASI TÜRKİYE İÇİN TEHLİKELİ

- Türkiye bugüne kadar cari açık veren bir ülke olmuştur. Doların güçlü olması Türkiye açısından tehlikeli bir ortam teşkil ediyor, cari açığın çevrilmesini zorlaştırıyor. Doların hala çok güçlü olduğu bir ortamdayız, bu durum Türkiye açısından belirleyicidir, önemlidir.

- Doların zayıflamasını beklemiyoruz. Gelişmiş ülkelerin para birimlerine karşı dolar zayıflamayacaktır. Çünkü Avro bölgesinde ve Japonya'da enflasyon sorunu var. Japonya'daki reel kur çok yüksek.

- Bu krizde yükselen piyasalarda ciddi sermaye çıkışları olmuştur. Yükselen piyasalarda bugüne kadar hiç böyle büyük çıkış olmadı.

- Bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde yine yükselen piyasalara yabancı sermayenin geri dönüşü var, ama bu sermayenin geri dönüşü çok yavaş oldu. Rakamlar da çok cüzzi düzeyde. İlk 3 ayda bu piyasalarda 80 milyar dolar mertebesinde çıkış oldu. 2008-2009'daki toplam sermaye çıkışı 20 milyar dolar mertebesinde olmuştu. Bugüne kadar böyle bir sermaye kaçışı olmamıştı. Bu yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde ise bu piyasalara 35 milyar dolarlık bir geri dönüş olmuştur. Ama yine de yüzde 100 güven oluşmuş değil.

UZUN ZAMANDIR DEĞER KAYBEDİYOR

- Biz TL'yi uzun zamandır çok yakından takip ediyoruz. TL için hikaye şu; TL çok uzun süredir değer kaybediyor. O yüzden bunun çok iyi telakki edilmesi, düşünülmesi lazım.

- 2013 sonrasında TL'de reel olarak yüzde 35'ler mertebesinde değer kaybı sözkonusudur. Diğer bütün yükselen piyasalarla karşılaştırdığımızda enflasyona bağlı olarak en çok düşen döviz birimi belki de TL olmuştur.

KREDİ ARTIŞINA DİKKAT

- Kredilerdeki artış Türkiye'de çok belirgin. 2017'de de Türkiye'ye geldim KGF ile verilen kredileri incelemiştik o dönemde de çok yüksekti. Krediler piyasasını canlandırmak için başka müdahaleler de oldu. Mart 2019'da tam yerel seçimler öncesinde ve bu yıl nisandan itibaren de yine kredi genişlemesine dönük adımlar atıldığını gördük. Bu TL'nin genel görünümünü de etkiliyor.

- Türkiye gibi ülkelerde büyüme çok önemli. Türkiye'de çok yüksek büyüme oranları tutturulmalı ama krediye bağımlılık bu büyümeyi gerçekleştirmek adına ileri düzeyde kredilerin kullanılması TL'nin değeri ve ödemeler düzeyi açısından optimum düzeyde tutulmalı. Gereğinden fazla krediye bağımlılık da olmamalı.

BEDELİ DE BÜYÜK OLUR

- Türkiye için önemli olan TL ya da krediler de değil büyümedir. Türkiye'deki büyüme inişler ve çıkışlardan ibaret. Türkiye'de bu alandaki volatilite diğer yükselen piyasalardan daha büyük. Türkiye Covid-19'a rağmen kredilerle büyümeyi sağlayabildi. Bu olumlu bir şey ama bunun bedeli çok yüksek olabilir. O da cari açık. Bunun bedeli cari açıktır ödemeler dengesidir ve TL üzerindeki etkisidir.

- Kredilere olan bağımlılık nedeniyle cari açık büyümeye devam ediyor. Krediler yatırımı değil tüketimi artırıyor. Türkiye'de tüketim de genellikle ithalata dayalı. Krediler çok desteklenirse cari açık büyüyor. Türkiye'de cari açık şu anda geçmişe göre fazladır. Yükselen piyasalarla karşılaştırdığımızda zor bir ortam. Türkiye yabancı yatırımcıyı çekip bu cari açığı finanse etmekte zorlanabilir. Eğer bu kadar büyük cari açık verilirse TL'de daha fazla değer kaybı meydana gelebilir.

- Merkez Bankası'nın (TCMB) dünkü faiz kararından sonra TL'nin değerinde artış oldu, bu bizi memnun ediyor. Çünkü faiz eninde sonunda çok önemli bir araç. Kredilerdeki büyüme ancak bu şekilde dizginlenebilir. TCMB'nin attığı adım böyle bir ortamda, büyümenin bu kadar zayıfladığı, perişan olduğu bir ortamda cesurdur.

TL'NİN ADİL DEĞERİ 7.50

- 2018'de tüm ciddi durumlara rağmen TL'de adil değeri uzun dönemler boyunca 5.50'de tutuk. 2019'da da bu seviyede tuttuk. TL çok zayıflamış olsa bile adil değeri 5.50 seviyesinde tutuk. Bu yıl adil değerde iki defa yükselişe gittik, 6 Nisan'da 6.50'ye, haziran sonunda da 7.50'ye yükselttik. İki defa değeri yükselttik çünkü bizi endişelendiren kredilerin bu kadar çok büyümüş olmasıydı ve bunun cari açık açısından oluşturacağı etki bizi endişelendirdi. Cari açığın finansmanın zorlaşabileceğinden ötürü böyle bir yaklaşımla öngörümüz bu oldu.

- Kredilerdeki büyüme yavaşlamak zorunda negatiflere inmek zorunda ki TL stabilize olabilsin.

- Yükselen piyasaların para birimleri için koranavirüs açısının bulunması en güzel gelişme olacaktır.

KREDİ BAĞIMLILIĞININ BEDELİ OLACAK

- TL'nin değerinin yüzde 30-40 altında olduğunu düşünüyoruz. Yapısal bir kırılma noktası var. Kredi bağımlılığının da ödemeler dengesi açısından tabi ki bir bedeli olacak.

- Dolar kesinlikle zayıflamış değil. G10 ülkelerindeki para birimleriyle karşılaştırdığımızda bir paça gerileme oldu, ama hala yüksek seyrini koruyor. Gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı ise ABD doları fevkalade güçlü seyrediyor.

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.