Otomobil fiyatlarında düşüş bekleniyor mu
ÖTV baremlerinde bir düzenleme bekliyorduk, fakat ÖTV’de yüzdesel artış beklemiyorduk. Lüks segment fiyatlarını zorlayıcı bir hale getirdi.
Otokoç Otomotiv Genel Müdürü ve TOKKDER Başkanı İnan Ekici:
'Sektörün yılı 750-800 bin adetler seviyesinde bitireceği konuşuluyordu. Ancak ÖTV artışıyla pazarın 700-725 bin bandında kalacağını düşünüyorum' diyen Otokoç Otomotiv Genel Müdürü ve Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, yeni ÖTV düzenlemesiyle talebin yerli ve düşük segmentli araçlara kayacağını, ithal araç fiyatlarında yüksek artışa sebep olacağını belirterek, bunun da beraberinde 2. el fiyatlarında artışa neden olacağını söyledi.
“Böyle bir uygulama yapıldığında en azından belirli bir gün verilseydi müşteriler de şirketler de mağdur olmazdı” diyen Ekici, ÖTV kaynaklı, satışlarda yaklaşık 50 bin adetlik düşüş olacağını aktardı.
Cumhuriyet Ekonomi Muhabiri Şehriban Kıraç, Türkiye’de araç fiyatlarının kur, vergi ve faize göre belirlendiğini, bu dönemde fiyatların düşmesinin tamamen kura bağlı olduğunu vurgulayan İnan Ekici ile otomotivdeki son ÖTV düzenlemesi, araç kiralama ve pandeminin sektöre etkisini konuştu.
- Bu yıl araç fiyatlarına ciddi zamlar yapıldı, ne diyeceksiniz?
Üretime etki eden maliyet artışları kaynaklı fiyat artışları oldu. Hammadde ve tedarik edilen malzemelerin fiyat artışlarının yanı sıra, özellikle pandemi sürecinde üretim adedinden bağımsız karşılaşılan sabit giderlerin araç başına düşen tutarları arttı. Araç fiyatlarındaki artışın ana nedeni, doğrudan dövizin TL karşısındaki değer artışı ve son 2 yıldır bu artışlara bağlı ÖTV matrahında yapılması gereken yeniden düzenlenmenin yapılmaması, gecikmesi. Ağustos ayının son gününde düzenleme yapıldı, birçok modelde araçların ÖTV yüzdeleri arttı.
150 BİN LİRALIK FARK
- ÖTV artışları nasıl etkileyecek sektörü, fiyat artışları sürecek mi?
Yeni düzenleme gerek pandemi sebebiyle zorlu günlerden geçen, nihayetinde temmuz-ağustos aylarındaki satışlar ile rahatlama yaşayan sektörümüz için dengeleri değiştirecek bir karar oldu. ÖTV baremlerinde bir düzenleme bekliyorduk, fakat ÖTV’de yüzdesel artış beklemiyorduk. Lüks segment fiyatlarını zorlayıcı bir hale getirdi. Sıfır satışını gerçekleştirdiğimiz kendi araçlarımızdan örnek verecek olursak, ÖTV düzenlemesinden önce 825 bin TL’ye satın alınabilen bir Volvo XC60, şimdi 978 bin TL’ye alınabiliyor, arada 153 bin TL’lik bir fark oluştu.
1600 cc altında motor hacmine sahip ve yüzde 45'lik ÖTV oranına giren modellerde ÖTV matrahı 70 binden 85 bine yükseltildi. Yine motor hacmi 1600 cc'yi aşmayan ve yüzde 50'lik dilime giren araçların vergisiz satış bedeli de 70-120 bin aralığından 85 bin- 130 bin aralığına yükseltildi. Bununla birlikte motor silindir hacmi 1600 cc'yi geçmeyen, ÖTV matrahı 130 bin lirayı aşan otomobiller için ÖTV oranı yüzde 60'tan yüzde 80'e çıkarıldı. Alınan karar yerli üretim ve satışı yapan firmalar için olumlu oldu. Talebin yerli ve düşük segmentli araçlara kayacağını söyleyebiliriz. Bununla birlikte, ithal araç fiyatlarında yüksek artışa sebep olacak. Bu da beraberinde 2. el fiyatlarında da artışı getirecek. Düzenleme ile birlikte SUV ile B, C ve D segment fiyat artışlarında yaşanan bu durumun araç satışlarında gözden kaçmayacak oranda azalma yaratacağı görüşündeyim.
Düzenlemeyle talebin yerli ve düşük segmentli araçlara kayacağını söyleyebiliriz. İthal araç fiyatlarında yüksek artışa sebep olacak. Bu da beraberinde 2. el fiyatlarında da artışı getirecek. Düzenlemeyle SUV ile B, C ve D segment fiyat artışlarında yaşanan bu durumun araç satışlarında gözden kaçmayacak oranda azalma yaratacağı görüşündeyim.
Sektörün yılı 750-800 bin adetler seviyesinde bitireceği konuşuluyordu. Ancak ÖTV artışıyla pazarın 700-725 bin bandında kalacağını düşünüyorum.
İkinci el araç fiyatları ise direkt ve dolaylı sebeplerle sıfır araç fiyatlarına bağlı. Şimdi sıfır araç fiyatlarına bir de ÖTV konusu eklendi. Sıfır araçlar stoklarda yeteri kadar yer alırsa ve kur da artış trendini sonlandırırsa iki taraftaki artış da yavaşlayacaktır. Bunla birlikte, fiyatı ÖTV’den dolayı artan modellerin ikinci ellerinin artışı bir süre daha devam edecek.
ÖTV ARTIŞI MAĞDUR ETTİ
- ÖTV’den kaynaklı sipariş iptalleri olur mu?
Üretim gecikmelerinden kaynaklı önden fiyat sabitlemesiyle satılan araçlar vardı. Burada ciddi iptallerle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Kur yükselirse B segmenti de bir üst grup ÖTV’ye geçebilir. Böyle bir uygulama yapıldığında en azından belirli bir gün verilmiş olsa müşteriler de şirketler de mağdur olmazdı. Çünkü bir gün x ÖTV yüzdesi, sabah uyandığınızda x+y kadar ÖTV ile karşılaştınız. Bu işlerin ansızın olması hepimizi negatif etkiliyor.
Bütün şirketler aralık ayı sonuna kadarki tüm siparişlerini verdiler, onlar şimdi geliyor. O siparişlerin iptal edilip edilmeyeceği stokta ne kadar maliyet yaratacağı bunların tamamı soru işareti.
Araç fiyatlarını artıran tek şey kur olmuyor, Türkiye’de vergi araç fiyatlarını artıran ana unsurdur. Kur faiz ve vergi bunların tamamı satın alma koşullarını belirleyen unsurlar.
- İnsanlar oto taleplerini ekim kasıma ayına bırakmıştı fiyat düşer diye, bir düşüş artık hayal mi?
Tamamen kura bağlı. Avro 8.700 TL’nin üzerindeki rakamlardan 8.00 TL’lere inerse tabii ki düşer. Çünkü kur maliyetinizi etkileyen ana unsur. Ümit ediyorum makro göstergeler düzelir ve ikinci dalga oluşmaz. Pandeminin negatif etkisi azalırsa güven endeksi yükselirse, kur geriye gelirse araç fiyatları geriye gelir.
- Taşıt kredilerinde faizlerin inmesi sektörü nasıl etkiledi?
Mart ayı itibarıyla başlayan pandemi sebebiyle zor zamanlardan geçen otomotiv pazarı kredi destek paketleri ile birlikte canlandı diyebiliriz. Öyle ki kamu bankalarının başlattığı kampanya ile sıfır taşıtta yüzde 0,49 – 0,69 arası faiz oranlarıyla finansman imkânı tanımaları sektörde ilk 6 ayda canlılık yaratırken, temmuz ayında gerçekleşen 87 bin 401 adetlik rekor satış rakamına ulaşılmasına da büyük katkı sağladı. Bu olumlu etkinin ardından, geçen ay gerçekleşen kredi fırsatının iptalinin olumsuz etkilerini görüyoruz, kamu bankalarının sektöre olumlu etki eden kampanyalarını yeniden uygulamalarını arzu ediyoruz.
KİRALAMAYA TALEP ARTACAK
- Bu dönemde filo ve diğer kiralama işleri nasıl gidiyor, pandemi bu alanı nasıl etkiledi?
Sektörde pandeminin de etkisiyle yaşanan daralmanın özellikle ikinci çeyrekte azaldığını söylemek mümkün. Operasyonel kiralama sektörü olarak araç parkımız geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 13,2 oranında daraldı. Geçen yılın ilk yarısı sonunda 295 bin adet olan parkımız bu yılın ilk yarısında 256 bin adet olarak gerçekleşti. 2020 yılının ilk çeyreğinde ise bu rakam 264 bin adetlerdeydi. Bununla birlikte yaşanan daralmanın son 3 ayda toparlandığını gözlemleyebiliyoruz, çünkü yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,1 olan daralma, ikinci çeyreğinde yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Yılın geri kalanında da ikinci dalganın boyutuna bağlı olarak daralma yüzdelerinin aşağı düşerek sektörün yıl sonunda benzer seviyede yani 256 binlik bir büyüklükle kapatmayı öngörüyoruz. Daralma yüzdesinin azalmasıyla sektör toparlanmaya geçti diyebiliriz.
Kısa dönem araç kiralama tarafında ise yüksek sezon dediğimiz Temmuz-Ağustos aylarında geçen seneye göre yaklaşık yüzde 50’lere varan bir daralma söz konusu. Bu daralmanın sebepleri olarak büyük ölçüde yabancı müşterilerin pandemi sebebiyle ülkeye gelememesi, benzer şekilde yurt içi turizmindeki hareketliliğin düşmesi ve iş seyahatlerinin azalması sayılabilir. Uçan yolcu sayısı iç hatlarda yüzde 52, dış hatlarda yüzde 65 daralmış durumda, yani ortalamada yüzde 63’lük bir daralma söz konusu. Yabancı turist sayısı olarak ele aldığımızda 7 ayın sonuncunda yüzde 77’lik bir daralma var. Günlük kiralama işi havayolu ve yabancı turist sayısı ile çok bağlantılı. 7 aylık sonuca baktığımızda günlük kiralama tarafında aynı yüksek sezonda olduğu gibi yaklaşık yüzde 50 civarında bir daralma görülüyor; kiralama oranının yolcu sayısı ve turist sayısı kadar daralmamasının sebebi de kişilerin A noktasından B noktasına giderken kendilerini daha korunaklı ve izole hissedecekleri bir çözüm arayışı, orada da özellikle şehir ofisleri trafiği anlamında günlük ve aylık kiralama devreye girdi.
Fiyatlara gelecek olursak döviz kurundaki artışlar sebebiyle araç fiyatlarında hızlı yükselme yaşandı. Dolayısıyla sektörün maliyetleri de arttı. Araç bulunurluğundaki sorunlara, sıfır araç fiyatlarındaki ve diğer maliyetlerdeki artışa paralel olarak kiralama fiyatlarında da artış gözlemliyoruz. Bu ilave faktörlere rağmen geçen yılki yüksek sezona göre enflasyon seviyesinde fiyat artışı bulunuyor diyebiliriz.
Öte yandan pandemi sürecinde bireylerin izole, hijyen standartları yüksek ve kontrollü ulaşım ihtiyacıyla birlikte uçak, tren ve otobüs gibi toplu taşıma araçlarına olan talebin belirli bir oranının bireysel ulaşıma kaydığını, araç kiralama ve araç paylaşımına olan talebin yükseldiğini gözlemliyoruz. Araç kiralamak isteyenlerin mutlaka kurumsal firmaları tercih etmelerini tavsiye ediyorum. Yurt çapında tanınan ve ana iş alanı araç kiralama olan kurumsal markaların tercih edilmesi gerek kiralama sürecinde gerekse sonrasında tüketicilerin sorunsuz ve memnuniyet verici hizmet almasını sağlayacaktır. Merdiven altı diye tabir ettiğimiz bazı araç kiralama faaliyetleri, sigorta kapsamı, bakım hizmeti, ikame araç tedariki, yola devam garantisi gibi hizmetleri karşılayamadığı oranda sektörümüzün güvenirliğine gölge düşürüyor. Bu anlamda ihtiyaç sahipleri araç kiralarken TOKKDER üyesi, yaygın ofis ağı bulunan, kısa vadede günü kurtaran çözümler sunmak yerine müşterilerine değer yaratan, satış sonrası destek sunan ve sürdürülebilir hizmetler sağlayan kurumsal şirketleri tercih etmeliler.
Bu dönemin en önemli şartı ise; araç kiralamada hijyen ve dezenfektasyon. Güvenlik ve hijyen her şeyden önce geliyor. Her zaman önemli olmakla birlikte içinde bulunduğumuz pandemi döneminde gerek araç bakımında gerekse teslimat şartları anlamında özel dezenfeksiyon önlemlerinin alındığından emin olmak gerekiyor.
Şirketlerin Avro’ya bağlı olarak daha önce kiraladıkları araçların fiyatları daha düşük kaldığı için, araçları iade etme ihtimali oluşmadı. Ama yeni müşteri sayısı yeterince artmadı. Eski müşterinin araç parkı da büyümedi. Bu dönemde büyük şirketler yeni araç kiralama konusunda duruyor, küçükler yenileme dönemi geldiğinde adet azaltıyor. 7 tane kiraladıysa 5’e ya da 3’e düşüyor. Bu kur seviyesi ve faizlerle önümüzdeki süreçte de kiralamaya yönelik talebin artacağını düşünüyorum.
- İnsanlar pandemi nedeniyle toplu taşıma kullanmak istemiyor, bu sizin tarafta işleri nasıl şekillendirdi?
Tüm dünyada ve neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi araç kiralama sektörü de salgından olumsuz yönde etkilendi. Araç kiralama işinde farklı birimlerde faaliyet gösteriyoruz. Her bir birim farklı dinamiklerden etkileniyor, dolayısıyla farklı düzeylerde etkilenme gerçekleşiyor. Örneğin kısa süreli araç kiralama işimiz uluslararası, şehirler arası ve şehir içi ulaşım yoğunluğuna çok bağımlı. Pandeminin ilk dönemlerinde hem turizm hem iş seyahatleri sıfırlandı. Dolayısıyla bu sektörlere hizmet veren günlük bireysel kiralama işimizde azalma yaşandı. Havaalanı ofislerimizde faaliyete ara vermek zorunda kaldık. Diğer yandan şehir ofislerimizde yoğunluk azalsa da, müşterilerimizin toplu taşımadan uzaklaşması sebebiyle işimizi belli bir seviyede tutabildik. Aylık kiralama işimiz daha az etkilendi. Kurumlara ve şirketlere hizmet veren operasyonel kiralama işimiz sene başındaki büyüme trendini kaybetse de en az etkilenen iş birimimiz oldu. Öte yandan yasakların kalkmaya başladığı ve devamında bayram döneminde yolculukları için araç kiralama yöntemini tercih eden vatandaşlar sektörde büyük bir hareketliliğe neden oldu. Ayrıca şirketlerden de araç kiralamaya olan ilgi arttı. Yeni trendler sebebiyle uçak veya diğer toplu taşımadan araç kiralamaya kayma eğiliminin arttığını görüyoruz.
Faizlerin düşük olduğu dönemlerde şirketler daha uzun süreli kontratlara yöneldiler. Mesela firmalar 36 ay yerine 48 ay kiralamaları tercih etti. Ama küçük bir kesim de işinin geleceğini öngöremediği için 12 aylık kontratları tercih etti.
KÜÇÜLME 3 YIL ÖNCE BAŞLADI
- Koronavirüs hedeflerinizi nasıl etkiledi, nasıl bir revizyona gittiniz?
Sektör 2019’u 480 bin adetlerde kapatmıştı, 1 milyon adetlerden buraya gelindi. Küçülme 3 yıl öncesine dayanıyor. Kiralama tarafı da 360 bin adetlerden 256 bine düştü.
Tüm dünyada ve neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi otomotiv sektörü de salgından olumsuz yönde etkilendi. Özellikle Avrupa’da virüs etkisinin yoğun olduğu nisan ayında yüzde 97’lere varan daralmalar yaşandı; İtalya, İspanya, İngiltere yüzde 97; Fransa, Belçika yüzde 90; Polonya, İsviçre yüzde 67; Almanya yüzde 61 daraldı. Türkiye’de ise sektörümüz bu derece negatif etkilenmedi, bir önceki yıla göre bu dönemde yüzde 14,6 daralma gerçekleşti. Elimizdeki son Avrupa verilerine baktığımızda ise haziran ayında bu oranların İtalya ve Polonya’da yüzde 22, İspanya ve İngiltere’de yüzde 34,8; Almanya’da yüzde 32; Polonya, İsviçre yüzde 15 olarak gerçekleşirken Fransa ve Belçika’da daralmanın gerilediğini görüyoruz.
Otokoç Otomotiv olarak farklı sektörlerde faaliyet gösteriyoruz. Her bir sektör farklı dinamiklerden etkileniyor, dolayısıyla farklı düzeylerde etkilenme gerçekleşiyor. Finansal kuruluşlar küresel ekonominin bu dönem sonunda ortalama yüzde 5 oranında daralacağını öngörüyor. Ülke ekonomimizin, otomotiv perakendeciliğinin ve araç kiralama sektörünün de bundan etkilendiği, etkileneceği bir gerçek. Biz de pandemi dönemi için alternatif senaryolar çalıştık. Bunlar içinde en olası senaryoda, ekonominin genel gidişatına bağlı olarak bazı iş bazı iş birimlerimizde küçülmeler yaşanırken diğer iş birimlerimizde de öngörümüzün üzerine çıkarak Otokoç Otomotiv dip toplamında sene başındaki hedeflerimize ulaşacağımızı görüyoruz. Bununla birlikte, beklenmeyen gelişmeler olsa dahi Otokoç Otomotiv olarak her zamanki gibi, ekonomideki her türlü değişime karşı çevik şekilde ticari adaptasyon sağlayabilecek yetkinlikte olduğumuza inanıyorum.
- Sektör açısından gelecek dönemde ne tür riskler görüyorsunuz, hangi adımlar atılmalı?
Sektör olarak beklentimiz matrahlarda bir güncellenme yapılması yönünde idi. Son açıklamalarla bir düzenleme geldi, bununla birlikte üst baremlerde ÖTV oranları artışı da oldu. Aslında motor hacmine ve matrah baremlerine göre sıklıkla düzenleme gerektiren sistem için kalıcı bir düzenleme yapılmasının hem sektör hem de alıcılar için avantajlı olacağı düşüncesindeyim.
- İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği yayınlanmıştı ve 1 Eylül'de yürürlüğe girecek bunun ne tür artıları ve eksileri olacak?
Düzenleme ikinci el pazarını regüle etmeyi ve şeffaflaştırmayı amaçlıyor. Standartlaşma ve kurumsallaşma için yapılan düzenlemelerin sektörümüz için olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Düzenlemedeki değişikliklerle birlikte ikinci el araç ticareti daha güvenilir bir şekilde yapılacak. Sadece kurumsal bir düzende bu işi yapan işyerlerine müsaade edilecek. Zorunlu kılınan yetki belgesi olmadan satış yapanlara cezai müeyyide uygulanacak. Kayıt dışılık ortadan kalkarken vergi kaçakçılığı dolayısıyla da devletimizin bu konudaki vergi kaybı son bulacak. Sektörde tüketiciler güvenilir yerlerden garanti kapsamında araç alma şansına sahip olacak. Güvenli ödeme sistemi sayesinde taşıt alımında yaşanan dolandırıcılıklar bertaraf edilmiş olurken, para transferlerinin de kayıt altına alınması sağlanacak. Tüketiciler hem güven içinde alım yapacak hem araçlar hakkında daha objektif ve nitelikli bilgiye sahip olacak hem de anlaşmazlık durumunda şikâyet edebilecekleri daha net merciler olacak.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.