Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Temmuz ayı ihracat rakamlarına dair açıklamalarda bulundu. Muş konuyla ilgili, "Temmuz ayı ihracat geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 10,2 artışla 16,4 milyar dolar olarak gerçekleştirilmiştir. Bu tutar tüm Temmuz ayı ihracat rekorudur" ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet'ten Gizem Kurtyiğit'in haberine göre, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), gıda enflasyonunun Temmuz'da bir önceki aya göre yüzde 1.35 arttığını; dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 2 bin 903 TL, yoksulluk sınırının ise 9 bin 457 TL'ye yükseldiğini açıklamıştı. Türkiye ekonomik krizle mücadele ederken Bakan Muş'un 'rekor' açıklaması yapması dikkat çekti.

Muş'un "ihracat rekoru" açıklamasını ve bunun Türk ekonomisindeki yerinin ne olduğuna dair ekonomist Oğuz Demir açıklamalarda bulundu.

Konuyla ilgili Cumhuriyet'e açıklamalarda bulunan Demir, TL'ye değer kaybettirerek ihracat yapmanın, Türkiye'nin kaynaklarını ucuza yurtdışına transfer etmek anlamına geldiğini vurguladı. Demir, "Asıl mesele ithalatın azalmasını sağlayabilecek bir üretim alt yapısı oluşturabilmek. Bunu sağladığımız zaman bu rekorlar anlamlı hale gelebilir" ifadelerini kullandı.

Demir'in açıklamaları şu şekilde: 

"İhracatın artışı önemli ama bu artışın aslında ne kadar ithalata dayandığı da önemli. Dolayısıyla dış ticaret açığını görmek gerekiyor. Dış ticaret açığında son yedi aylık sürece bakarsak yüzde 5'lik bir azalma var. Ama bu Türkiye'yi tatmin edebilecek bir azalmaymış gibi gözükmüyor. Yıl sonuna kadar bu tempoyla devam etmesi gerekiyor. İhracatın ithalatın üzerinde seyretmeye devam etmesi lazım. Çünkü özellikle kur üzerindeki en önemli baskı (TL'nin değer kaybı) cari açıktan geliyor. Cari açığın en önemli bileşeni dış ticaret açığı. Dolayısıyla rekorlar kırılması güzel ama aynı zamanda ithalatı da kontrol altında tutmak gerekiyor. Yoksa bir anlam ifade etmez.  Döviz açığını ortadan kaldırmıyor. İhracatın artması döviz açığını ortadan kaldırdığımız zaman önemli.

Özellikle son dönemde TL'nin rekor değer kaybı, Türk ürünlerinin uluslararası piyasalarda ucuzlaması anlamına geliyor. Bu yaratılan hacmin, fiyatlardaki düşüşten kaynaklandığı net bir şekilde gözüküyor. Türkiye en azından TL'nin değer kaybının dışında da bir avantaj yaratmalı. TL'ye değer kaybettirerek ihracat yapmak, Türkiye'nin kaynaklarını ucuza yurtdışına transfer etmek anlamına gelmekte.

Tutar olarak bakıldığında evet rekor ama burada asıl mesele ithalatın azalmasını sağlayabilecek bir üretim alt yapısı oluşturabilmek. Bunu sağladığımız zaman bu rekorlar anlamlı hale gelebilir. O zaman biz, 'ihracat rekorları Türk ekonomisi için çok güzel işler yaratıyor' diyebiliriz. Fakat şu haliyle ithalatın arttığı bir ortamda kur yüksekken bu rekor kalıcı bir sonuç vermiyor."