"Kadıköy'ün değerleri, dönüşüme yol göstermeli"
Kadıköy’ün tarihsel kimliği ile günümüzdeki dinamiklerinin uyumunu araştıran Dr. Ayşenur Ölmezses, “ Kadıköy’ün geçmişte sahip olduğu sosyal ve kültürel değerler, bugünün dönüşümlerine rehberlik etmeli” diyor
Kadıköy’ün hızlı dönüşümü akademisyenlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. İlçeye dair pek çok tezin üretildiği akademi dünyasından bir makale haberiyle daha karşınızdayız. Uluslararası ilişkiler, uluslararası göç, medya ve iletişim alanlarında eğitim alan, doktorasını Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları’nda tamamlayan Dr. Ayşenur Ölmezses, bu konuda bir araştırma makalesi hazırladı. Toplumların kültürel üretimleri, pratikleri ve bunların güç, kimlik, ideoloji gibi toplumsal dinamiklerle olan ilişkilerini disiplinler arası bir yaklaşımla araştıran kültürel incelemeler alanında çalışan Ölmezses, “Mekansal Anlatılarda His Yapılarının Araştırılması: Kadıköy Örneği” başlıklı makaleyi,
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden doktora tez danışmanı Prof. Dr. Serhat Güney ile birlikte kaleme aldı.
Kadıköy’de buluştuğumuz Dr. Ayşenur Ölmezses ile söyleştik.
- Makalenizdeki ‘his yapıları’ kavramını ve Kadıköy bağlamını açıklamanızı rica ediyorum.
“His yapıları”, Raymond Williams tarafından geliştirilen ve bir toplumun belirli bir dönemine özgü sosyal, kültürel ve duygusal deneyimleri ifade eden bir kavram. Aslında bir yerin ya da toplumun ruhunu, orada yaşayan insanların duygusal ve kültürel deneyimlerini anlamaya yönelik bir araç. Bu kavram, insanların gündelik yaşamda hissettikleri, deneyimledikleri şeylerin, resmi ideolojiler ya da büyük anlatılardan daha çok, bir toplumun genel havasını nasıl şekillendirdiğini ele alıyor. Kadıköy’ü Kadıköy yapan şey, sadece binalar, sokaklar ya da deniz manzarası değil; orada yaşayan insanların hissettikleri, gündelik yaşamda deneyimledikleri ve bu deneyimleri mekânsal anlatılarda nasıl dile getirdikleri. Makalede bu bağlamda, Kadıköy’ün bugünkü cazibesini, bu his yapılarını ne kadar koruyup, yaşatabildiği ile ilişkilendirerek tartışmaya açıyoruz.
“Dijital platformlardan birinde bir serzenişe rastlamıştım: “Havuzun oraya gel deyince anlamayanlar Kadıköylü’yüm diyor” şeklinde. Tüm araştırmalarım sonrasında artık ‘havuz’ denince neyin kastedildiğini biliyorum.” diyen Ayşenur Ölmezses, eski Kadıköylülerin hala ‘Havuz’ dediği, Mehmet Ayvalıtaş Meydanı’nda.
- Kadıköy’ün son yıllarda geçirdiği dönüşümü değerlendirdiğinizde, hangi sosyo-ekonomik ve kültürel dinamikler öne çıkıyor?
Tarihsel olarak kent niteliğine sahip Kadıköy merkez mahalleleri bugün bazı yönleriyle dünyadaki örneklerine benzer, bazı yönleriyle tümüyle kendine has sayılabilecek bir kentsel dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu dönüşüm, mahallelere genç, -yeni- orta sınıf sakinlerin taşındığı, özellikle hafta sonu farklı profillerde yeni ziyaretçilerin geldiği, sanat ve kültür mekanlarının çoğaldığı fakat yine de bu kültürel üretim mekanlarının tüketim kültürü ve eğlence sektörü içinde kaybolma riskini hep kapıda hissettiği bir dönüşüm.
Kadıköy’ün mekânsal karakteri, kendine has kültürel altyapısından besleniyor ve günümüzün küresel ekonomik yapılanmasında estetik, tüketim ve stilize mekân talepleriyle öne çıkabilir durumda. Kadıköy, bu mekânsal pratikleri öne çıkaran, ayırt edici deneyimler vaat eden bir merkez haline geldi diyebiliriz. Mevcut atmosferine baktığımızda, Kadıköy’ün köklerinde yatan kültürü yeniden üretebilme, bu niteliklerini zamanın ruhuyla güncelleyebilme potansiyeli gerçekten güçlü.
Bir diğer yandan ise Kadıköy’ün mekansal karakterine içkin kültürel sermayesi, “ruhu” güçlü bir tehdit altında. Bu bugünkü küresel ekonomik yapılanmanın kültürü de ekonominin bir enstrümanı olarak ele alarak araçsallaştırması mekânsal kültürün de pazarlanabilir bir araç olarak görülmesi ile sonuçlanıyor. Bu bakış açısı ile yaklaşıldığında örneğin mahallenin korunabilmiş kültürel mimarisi çekim merkezi oluşturduğu sürece korumaya değer, duvardaki özgürlükçü değerlere referans veren murallar altındaki kafeye müşteri çekmek için kullanılıyor, yahut sanatsal ve kültürel nüveler ile işlenmiş mahalle ambiyansı kiraları ve rantı arttırmanın bir yolu olarak görülüyor.
- Kadıköy’ün kozmopolit yapısının geçmişe oranla eridiğini ancak expat’lar (göçmen, yabancı çalışan)ve Erasmus öğrencileri için çekici bir yer olduğunu belirtiyorsunuz. Bu yeni kozmopolit yapı, ilçenin kimliğini nasıl şekillendiriyor?
Expat ve Erasmus öğrencilerinin semtin bugünkü gündelik hayatında azımsanmayacak bir yerleri var. Yeni gelenler Kadıköy’e uluslararası bir boyut katıyor. Farklı diller, kültürel pratikler bir araya geliyor ve bu da Kadıköy’ün dinamik ve açık fikirli bir yaşam alanı olarak devam etmesini güçlendiriyor. Kadıköy’ün kültürel sermayesi bu sayede artıyor, yerel halkla bu yeni gelenler arasında kültürel bir alışveriş oluyor. Bu, semtin canlanmasına katkıda bulunuyor. Ancak, bir yandan da bu yeni gelenler geçici ve mobil bir nüfusu içeriyor. Expat ve Erasmuslular, genellikle kısa süreliğine Kadıköy’de bulunuyorlar, bu da semtteki demografik yapının sürekli değişmesine neden oluyor. Kadıköy, geleneksel yerel kimliğiyle bu yeni kozmopolit yapı arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Son olarak, expat ve Erasmus öğrencisi genç nesil grubun tüketim alışkanlıklarının da Kadıköy’ün tüketim mekanları üzerinde bir etkisi oluyor. Yeni kafeler, barlar ve konaklama için paylaşımlı odalar, dönemlik kiralamalar ve diğer sosyal mekanlar, semtin geleneksel dokusunu dönüştürüyor. Bu durum, Kadıköy’ü cazibe merkezi haline getirirken, aynı zamanda semtin kimliğini de karmaşık bir yapıya büründürüyor.
- Kadıköy’ün mekansal dönüşümü ile birlikte tüketim kültürünün etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadıköy’de özellikle kahve kültürü, butik kafeler, sanat galerileri ve konsept mağazalar gibi tüketim mekânlarının hızla yaygınlaştığını görüyoruz. Moda ve Yeldeğirmeni gibi mahalleler, kimlikli tüketim mekânlarının merkezi haline geldi. Kadıköy, sanatçıları ve kültürel sermayesiyle zaten öne çıkan bir bölgeydi; bu yüzden metropolde böyle bir çekim merkezi olması şaşırtıcı değil. Ancak Kadıköy’deki kimlikli tüketim mekanları, bölgenin atmosferini ele geçiren bir hale dönüştü. Binalar aynı kalmasına rağmen, mahallede tüketilen ürünler, deneyimler ve etkileşimler hızla çeşitlenerek Kadıköy’ün özgün atmosferi de bu küresel akışa entegre oldu. Bu mekanlar genellikle genç şehirli orta sınıfa hitap eden sembollerle donatılmış, alternatif üretim ve özgün tüketim biçimlerine ev sahipliği yapıyor. Tüketim odaklı kalabalıkların ve sürekli karnaval havasının hâkim olduğu bu yeni ortam, mahallede yaşayan sakinler için sosyal ve mekânsal anlamda bir baskı yaratıyor. Yerel halkın günlük düzenini bozacak kadar yoğunlaşan bu tüketim merkezli yapı, Kadıköy’ün sakinlerinin özgürlük alanlarını daraltıyor ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor Ancak aynı zamanda, bu mekanlar protest ve kapsayıcı bir kültürün de izlerini taşıyor. Kadıköy’deki kimlikli tüketim alanları, küresel kent kültürlerinin bir parçası haline gelmiş ve tüketim alışkanlıklarının ötesinde, alternatif fikirlerin ve ideolojilerin (örneğin veganlık, toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTQ+ hakları gibi) dolaylı olarak yaygınlaştığı yerler haline de geldi.
“Duvardaki özgürlükçü değerlere referans veren murallar, altındaki kafeye müşteri çekmek için kullanılıyor, yahut sanatsal ve kültürel nüveler ile işlenmiş mahalle ambiyansı kiraları ve rantı arttırmanın bir yolu olarak görülüyor.”
SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİŞİM İÇİN…
- Kadıköy’ün geçmişini bugünün dönüşümlerine bağlayan sürdürülebilir bir değişim modelinden bahsediyorsunuz.
Makale ile semtin tarihsel kimliği ile günümüzdeki dinamiklerini uyumlu bir şekilde bir araya getiren bir yaklaşımın yollarını tartışmaya açıyoruz. Kadıköy, tarih boyunca birçok kültürel ve toplumsal değişime tanıklık etmiş, farklı dönem koşulları ile kimliğini yeniden üretebilmiş bir yer. Bugün de yine bir değişim süreci devam ediyor, ancak önemli olan, bu dönüşümlerin Kadıköy’ün tarihsel ve kültürel mirasını koruyarak gerçekleşebilmesi. Sürdürülebilir bir değişim ancak, Kadıköy’ün özgün mekansal ve kültürel karakterinin korunmasını mümkün kılarken, aynı zamanda semtin ekonomik ve sosyal gelişimini sağlamak için gerekli yenilikleri de içermesi ile mümkün. Bu bağlamda, Kadıköy’ün geçmişte sahip olduğu sosyal ve kültürel değerler, bugünün dönüşümlerine rehberlik etmeli.
- Son olarak da şöyle bir şey sorayım; bu röportajı/makaleyi okuyacak kişilerin aklında ne kalsın istersiniz?
Uzun süreli sakinlerin Kadıköy’de gündelik hayatlarını sekteye uğratan, mekanın her anlamda sınırlarını aşan bir kalabalıkla yaşamasının yerel yönetimin de sorumluluğu ile hızla çözülmesi gereken gündemleri var. İkamet etmek için kal(a)mayanların da boş vakitlerini ve eğlence saatlerini Kadıköy’de geçirmeye ilişkin yarattıkları talep yükselen servis sektörü ile semtin ekonomik yapısındaki dengeleri değiştiriyor. Ayrıca fiziki kalabalığın getirdiği yük, semtte ikamet edenlerin hayat standartlarını düşürmekte, kendini uzun süredir “Kadıköylü” hissedenler için rahatsızlık verici, kimileri içinse yerinden edici bir unsura dönüşüyor. Ama kimi “Kadıköy bitti” eksenindeki argümanlara da katılmıyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.