Murat Kurum kendi suçunu İzmir Büyükşehir’e attı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un İzmir Körfezi’nden aldığı siyah su örneğini göstererek yaptığı eleştirilerin ardından Cumhuriyet Halk Partili vekillerden ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden kapsamlı bir açıklama geldi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bütçesi görüşülürken Bakan Murat Kurum'un 'İzmir Körfezi'nden' getirdiği iddia ettiği şişeyi kaldırarak "O Körfez bir zahmet temizlenecek" ifadeleri üzerine CHP ve belediye kanadından yanıt geldi. Kurum'dan onay bekleyen kredilerin durumu hakkında açıklama talep edilirken “Temizleme görevi bakanlığa ait değil mi?” diye soruldu.
Belediyeden yapılan açıklamada, Bakan Kurum’un eleştirilerine yanıt verilirken, belediyenin körfezdeki çalışmalarına dair bilgi paylaşıldı.
Belediyenin Körfez Temizliği Çalışmaları
Büyükşehir Belediyesi, Körfez temizliği kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmaları şu şekilde sıraladı:
Çiğli 4. Faz Arıtma Tesisi: Açıklamada, 20 yıldır gündemde olan ve kirliliğin azaltılması için önem arz eden Çiğli 4. Faz Arıtma Tesisi’nin 2024 yılı Nisan ayında devreye alınacağı belirtildi. Bu tesisin tamamlanmasının Körfez’in su kalitesini iyileştireceği ve kirlilikle mücadelede önemli bir rol oynayacağı vurgulandı.
Temizlik Amaçlı Tarama Çalışmaları: Körfezde kirliliği azaltmak amacıyla Haziran 2024’e kadar 700 bin metreküp temizlik amaçlı tarama yapılması hedefleniyor. Belediyenin açıklamasına göre, bu miktar son 20 yıl içinde temizlik amacıyla yapılan taramaların üzerinde bir değere karşılık geliyor. Tarama çalışmaları ile körfezde su kalitesini artırmaya yönelik ciddi bir çaba sarf edildiği ifade edildi.
Yağmur Suyu Ayrıştırma Yatırımları: İzmir’in altyapısına yönelik 5 milyar TL’lik yağmur suyu ayrıştırma yatırımının 2025 yılına kadar tamamlanacağı belirtildi. Bu yatırımların tamamlanmasıyla Körfez’e taşınan kirli suların azaltılması amaçlanıyor.
Belediyenin Bakanlığa Yönelttiği Sorular
Büyükşehir Belediyesi, Bakanlık tarafından Körfez temizliği konusunda yeterince destek almadıklarını öne sürerek, bazı sorular yöneltti:
Tarama Faaliyetlerine Katkı Eksikliği: Belediyeden gelen açıklamada, Körfez temizliğinde bakanlığın neden tarama faaliyetinde bulunmadığı sorgulandı. Körfez’de yaşanan kirliliğin temizlenmesinin sadece yerel yönetimin değil aynı zamanda bakanlığın da görevi olduğunun altı çizildi.
Kredi Onayı Sorunu: Körfez’deki kirliliği azaltacak projeler için 5,5 milyar TL’lik kredi başvurusu yapıldığı ancak bu kredinin onaylanmadığı belirtildi. Toplamda 9 milyar TL’lik bir finansman beklentisi bulunduğunu ifade eden belediye yetkilileri, Çiğli 4. Faz gibi Körfez’e katkı sağlayacak projelere yönelik finansmanın hızla onaylanması gerektiğini vurguladı.
Diğer Kirlilik Kaynaklarıyla Mücadele: İzmir Körfezi’ne Gediz Nehri, Liman, Tersane ve Organize Sanayi Bölgeleri’nden gelen kirliliğe yönelik bakanlığın önlem almadığı iddia edildi. Belediyenin açıklamasında, bu bölgelerden gelen kirleticilere karşı bakanlığın daha fazla sorumluluk alması gerektiği ifade edildi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Körfez’deki kirlilik sorununa yönelik çalışmalara devam ettiklerini ve bakanlığın da bu sürece daha fazla destek sağlaması gerektiğini belirtti. Belediyenin açıklamaları, İzmir Körfezi’nin korunması konusunda merkezi yönetim ve yerel yönetim arasında daha güçlü bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.
CHP'li Veli Ağbaba'dan AKP'lilere itiraz:
"Hastane yapıyoruz, havalimanı biz yapıyoruz, yol yapıyoruz. Körfezi kim yapıyor? İyi şeyleri AK Parti yapıyor, kötü şeyleri biz yapıyoruz"
Konuyla alakalı; CHP İzmir Milletvekili Rıfat Nalbantoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne 3 milyon 854 bin 237 TL ceza kesmesi nedeniyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına tepki gösterdi. Nalbantoğlu, “Büyükşehir Belediyemiz tarafından yapılan açıklamada da belirtildiği gibi bu cezalar tamamen partizanca yaklaşımla kesilmiş olup, haksız, hukuksuz ve mesnetsizdir. Haksız ve hukuksuz şekilde kesilen cezalarla alınan İzmir’in paraları nereye ve hangi mecralara akıtılacaktır” dedi.
Rıfat Nalbantoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, İzmir’in bakanlıktan onay bekleyen sorunlarının olduğunu, ancak çeşitli cezalarla belediyenin “sindirilmeye ve iş yapamaz hale getirilmeye çalışıldığını” belirtti. Nalbantoğlu, “Ne yaparsanız yapın, İzmir’in iradesine yenik düşeceksiniz” diyerek, “AKP iktidarının CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarının hız kazandığını” söyledi. Nalbantoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Bakanlığın ÇED raporlarıyla çevre katliamlarının hepsinin altında imzası var''
''Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; ‘Torbalı, Menemen ve Kiraz’daki atık su arıtma tesislerinin standartlara uymadığı, Tire’de ise gerekli önlemleri almadan vahşi depolama yaptığı gerekçesiyle İzmir Büyükşehir Belediyesine 3 milyon 854 bin 237 TL ceza kesmiş ve bunu da büyük bir başarıymış gibi kamuoyuna servis etmiştir. Adı Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı olan ama bugüne kadar verdiği ÇED raporlarıyla ülkemizde ne kadar çevre katliamı varsa hepsinin altında imzası olan Bakanlığın İzmir’de sergilediği çevreye ve insan sağlığına duyarlı bu yaklaşımdan dolayı gözlerimin yaşardığını belirtmek isterim.
''Seçim yenilgilerinin acısını bu tür cezalarla çıkartmaya çalışıyorlar''
Büyükşehir Belediyemiz tarafından yapılan açıklamada da belirtildiği gibi bu cezalar tamamen partizanca yaklaşımla kesilmiş olup, haksız, hukuksuz ve mesnetsizdir. Bir türlü hazmedemedikleri seçim yenilgilerinin acısını bu tür cezalarla çıkartmaya çalışıyorlar. Akıllarınca CHP’li Belediyeyi cezalandırdıklarını sanıyorlar. Ama bütün İzmirlileri cezalandırdıklarının ve İzmir’de yaşayanların yarısına yakınının kendilerine oy verdiklerini unutuyorlar. Gözleri o kadar şaşı bakıyor ki, gerçeklik algısını kaybederek kötülükte sınır tanımama aşamasına geçtiklerinin farkında bile değiller.”
“Bakanlık, aldığı bir numune üzerinden İzmir’in, İzmirlinin bütçesine el koyuyor”
CHP’li belediyelere yönelik SGK operasyonlarının da yapıldığını kaydeden Nalbantoğlu, “Haksız ve hukuksuz şekilde kesilen cezalarla alınan İzmir’in paraları nereye ve hangi mecralara akıtılacaktır” dedi. Nalbantoğlu, şöyle devam etti:
''Ergene’de, Gediz’de, Aliağa’da, Efemçukuru’nda, Bergama’da, Kaz Dağları’nda, AK Belen’de, Artvin’de, Rize’de Erzincan’da ve daha birçok yerde yaşanan çevre katliamlarının ve buna bağlı ölümlerin bir numaralı sorumlusu olan Bakanlık, sadece ve sadece aldığı bir numune üzerinden İzmir’in, İzmirlinin bütçesine el koyuyor. Hakkını gasp ediyor. Aylık olarak numunelerin alındığı, akredite laboratuvarında analizlerinin yapıldığı tesislerin, bir şikâyet gerekçe gösterilerek anlık olarak denetime tabi tutulması ve sonrasında değerler normal çıkmasına karşın ceza kesilmesi İzmir’e olan bakış açılarının bir yansımasıdır.
''Ceza kesilen belediyeler arasında AKP’li olanlar var mı soruyorum''
Yıllardır bütçeden hak ettiği ölçüde ödenek almayan ve kendi yağıyla kavrulmaya çalışan İzmir’e destek olmadığınızı biliyoruz bari köstek olmayın. İzmir’de devam eden sorunların çözümüne onay vermeyerek daha da katlanmasının sebebi olan Bakanlık, bugüne kadar aynı gerekçelerle hangi belediyelere ne kadar ceza kesmiş merak ediyorum. Ceza kesilen belediyeler arasında AKP’li olanlar var mı soruyorum. Yazılı önergeyle konuyu Meclis’te de gündeme taşıyarak hem İzmir’in hem İzmirlinin hakkını sonuna kadar savunacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.''
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan ise Bakan Kurum'a, “Bakanın görevi, hedef göstermek değil, çözüm üretmektir” derken CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Kurum'u hedef alarak "Böyle şey olur mu ya! Bu kadar gayri ciddi, bu kadar usullere yakışmayan bir şey, açıkçası benim tüylerimi diken diken etti. Yani üzgünüm. Böyle bir konuşmayı dinlemiş olmaktan son derece üzüntü ve hicap duyuyorum. Böyle bir şey olmaz" ifadelerini kullandı.
UTANMAZ ADAM!
CHP’li Murat Bakan’ın açıklaması şöyle: Murat Kurum hiç utanmıyor! İzmir körfezinin suyunu alıp komisyona getiriyor yüzü de kızarmıyor. Şecaat arz ederken sirkatin söylediğinin de farkında değil! Tüm dünyada bu tür sorunlarda devletle yerel yönetimler birlikte çalışır. Londra Thames Nehri Temizliği, Singapur Nehri Temizleme Projesi, Çin'in Taihu Gölü Restorasyonu, ABD’de Chesapeake Körfezi Restorasyonu…
Onlarca örnek var. Merkezi hükümetin, dünya örneklerinde ve İzmit Körfezi’nde gördüğümüz gibi, liderlik rolünü üstlenmesi, elini taşın altına koyarak finansman sağlama ve sorumluluğu paylaşma noktasında yerel yönetimlerle iş birliği içinde hareket etmesi gerekiyor.
Sen ne yaptın İzmir körfezi için? Gediz’den, limandan, tersaneden, organize sanayi tesislerinden gelen kirliliği neden önlemedin? Hala neyi bekliyorsun? Krediler neden bekletiliyor? Gerekli bilimsel ve finansal sorumlulukları tespit etmeyen sen, elini taşın altına koymayan sen! Hamaseti yapan yine sen! Utanmaz adam! Sen Kongo’nun mu Çevre Bakanısın? Murat Kurum hiç utanmıyor! İnsan olanın yüzü kızarır onu gösterirken. İzmir Büyükşehir Belediyesi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek için var gücüyle çalıştı, çalışıyor. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin işletilmesi ve geliştirilmesi konusunda önemli adımlar atıldı. Bu tesiste ne koku ne de balık ölümleri gibi bir sorun var; aksine, tesisten atık suyun deşarj edildiği yakın alanlarda balıkların denizde zıpladığı görülebilir. Büyükşehir Belediyesi, atık su arıtma tesisinin 4. fazının tamamlanması için de üzerine düşeni yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu bilincin
farkında, kendi üzerine düşeni her zaman yaptı, yapmaya da devam ediyor.
Peki siz ne yaptınız? Eğer amaç İzmir Körfezi’ni kurtarmaksa biz üzerimize düşeni tereddütsüz yaparız. Ancak AKP bu konuda siyaset üretmek derdinde. Dertleri İzmir değil, İzmir’i teslim almak. Buna izin vermeyiz!
ŞOVU BIRAKIN!
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç ise şunları söyledi: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum İzmir Körfezi’nden getirdiğini iddia ettiği bir şişe su ile Plan ve Bütçe Komisyonu’nda şov peşinde koşacağına sorumluluklarını yerine getirmeli! 22 yıldır ormanlarımız, madenlerimiz, denizlerimiz ve diğer doğal kaynaklarımız, Akp eliyle ya yok edildi ya da rant uğruna peşkeş çekildi. Bunun son örneği de Sinop Boyabat’taki 456 milyar liralık maden sahasının 3,68 milyar liraya Cengiz Holding’e peşkeş çekilmesidir. On yıllardır var olan İzmir Körfezinin kirlenme problemini sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yıkmak, tüm İzmirlilere verilen bir cezadır. Sayın bakana ısrarla tüm ülkenin bakanı olduğunu, İzmir’in de vatan toprağı olduğunu hatırlamaya davet ediyoruz. Ve son olarak İzmir Körfezi özelinde sayın bakana şu soruları tüm kamuoyunun önünde tekrar soruyoruz;
1-Bakanlık neden hiçbir tarama faaliyetinde bulunmuyor. Bu yaşanan kirliliğin temizlenmesi görevi bakanlığa ait değil mi?
2- Başta Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Faz projesi olmak üzere körfezin temizliğine etki edecek büyük projelere dair 5,5 milyar TL’lik kredi için neden izin verilmiyor? (Bekleyen toplamda 9 milyar TL)
3- Kütahya’dan başlayıp İzmir Körfezi’ne dökülen Gediz Nehri’nden gelen kimyasal atıklara, Alsancak Limanı’na yanaşan gemilerin kirliliğine, Karşıyaka’daki Tersane’den ve Organize Sanayi Tesislerinden gelen kirlilik için neden bir önlem alınmıyor?
CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan'ın açıklamaları şöyle:
“Bugün Plan Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, vatandaşın vergilerinden oluşan bütçeyi nasıl harcadıklarını anlatmak ve TBMM’nin denetimine sunmak için katıldığı toplantıda, son 22 yılda rant uğruna görmezden geldikleri çevre talanına ve bütçeden ayrılan milyarlarca liraya karşın önleyemedikleri çevre felaketlerine açıklık getireceğine, İzmir Körfezi üzerinden yine partimizi hedef almış. Sayın Bakan önce imar aflarının, İliç çevre katliamının, Akbelen ağaçlarının, kaz dağlarının İzmir’e sokmaya çalıştıkları Asbestli gemilerin hesabını versin.
Bakanın unuttuğu veya bilmezden geldiği bir şey var, İzmir Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kenti, İzmir halkı da Türkiye Cumhuriyeti’nin halkıdır. Sayın Bakan ve başında bulunduğu Bakanlık da Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlığıdır. İzmir Körfezi’nde yaşanan kirliliğe müdahale etmek de bu kirliliğin sebeplerini bulup ortadan kaldırmak da Murat Kurum’un asli görevidir. Kirliliğe sebep olarak sürekli İzmir Büyükşehir Belediyemizi hedef gösterme çabasında olan bakanın görevi, hedef göstermek değil, çözüm üretmektir.
Hal böyleyken tekrar soralım; Oluşan kirlilikte Gediz nehrinin, limanın ve Organize sanayi tesislerinin payı yok mudur?
Bakanlık neden hiçbir tarama faaliyetinde bulunmuyor ve ivedilik ile çözüm odaklı hareket etmiyor? Büyükşehir belediyemizin körfezin temizliğini sağlayacak projelerine neden kredi izni verilmiyor? Bütün bunlara karşın, İzmir Büyükşehir Belediyemiz, Çiğli 4.Faz’ı 2025’in Nisan ayında devreye alacak. Haziran ayına kadar 800.000 m3 tarama ile son 20 yılda yapılan toplam temizliğin üstünde bir tarama gerçekleştirecek. Yağmur suyu ayrıştırma için toplamda 5 milyar TL’lik yatırımı 2025 yılında hayata geçirecek.”
TÜRELİ: İZMİR’İ CEZALANDIRIYORSUNUZ!
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli açıklamasında Kurum'un açıklamalarından hicap duyduğunu belirterek şunları söyledi: Büyükşehir Belediyesi ile Bakanlığın bir araya gelmesine hangi engel var? Böyle bir usulü ilk defa görüyorum!
Şimdi, bakın, bir kere şunu söyleyeyim: Ben böyle bir usulü ilk defa gördüm. Bana göre bu, devlet yönetimi açısından son derece vahim ve acınacak bir durum çünkü Çevre ve Şehircilik Bakanı, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelerek burada Plan ve Bütçe Komisyonunda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını şikâyet etti ve çok sert eleştirdi. Böyle bir şey ne zaman oldu? Ben ilk defa görüyorum, biri merkezi Hükûmet, biri yerel yönetim! Bir bakanın gelip başka bir bakanı, başka bir devlet organını, belediye başkanını, bir kurum başkanını eleştirdiği ne zaman gördünüz, hatırlıyor musunuz? Görülmüş bir şey değil ki. Böyle bir usul yok arkadaşlar, yapmayın ya! Devlet organları arasında böyle bir usul yok.
Murat Kurum, bütün devlet teamüllerini, devlet geleneğini, ciddiyetini hiçe sayıyor! İkinci konu bununla da bağlantılı, bütçeyi konuşuyoruz. Bütçenin görüşmesi şöyle olur: Bakan sunuşunu yapar, ne olacağını, kendisi önümüzdeki dönem neyi planlıyor diye sunumunu yapar. Bizler milletvekili olarak sonra düşüncelerimizi, eleştirilerimizi söyleriz. En sonunda Bakan cevap verir. Usul bu, arkadaşlar! Daha önce böyle bir usul yapmadık; burası Bütçe. Bakan bütün devlet teamüllerini, devlet geleneğini, ciddiyetini hiçe sayarak gelip Plan ve Bütçe Komisyonunda, burada bir Büyükşehir Belediye Başkanını eleştirdi. Yani böyle bir şey olabilir mi? Varsa bir şey yapılır toplantılar, bu konu çözülür. Yetki bakanlıkta, İBB’de değil! İzmir’i cezalandırıyorsunuz. İzmir’de her partiye oy veren insanlar yaşıyor. İzmir Körfezi’ndeki kirlilik konusunu doğru tartışmamız lazım. Sadece arıtma kaynaklı bir kirlilik yok. Körfez’in dibinde temizlik çalışmaları yapılması lazım. Navigasyon, sirkülasyon kanalları, Körfez’e akan derelerin temizliği, özellikle Gediz Nehri, sanayi tesisleri, tersaneler, gemiler… Bütün bunların hepsinin yetkisi Bakanlıkta, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığında değil. 2017 yılında Bakanlığın da kabul ettiği ve onayladığı bir proje var, hâlâ hayata geçmemiş. Bakın, üzerinden kaç yıl geçmiş? Yedi yıl geçmiş, hâlâ bir şey olmamış. İzmir ili yabancı bir ülkenin sınırlarında değil, İzmir ilinde her siyasi partiye oy veren insanlar yaşıyor, İzmir'i cezalandırıyorsunuz. Memleket yönetmek ciddiyet ister, adalet gerektirir. Bir bakanın kendi sorumluluklarını unutup bir yerel yönetimi eleştirmesi kabul edilemez! Geçmişte de oldu; İstanbul ve Ankara metrolarını Ulaştırma Bakanlığı üstlendi, İzmir Belediyesi, metroyu kendi başına yaptı. İzmir'de Buca metrosuyla ilgili Dünya Bankası kredisi bulundu, kredi Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadı. Bunun gibi yatırım bazında size yüzlerce örnek veririm. Burada doğru bu değil; böyle olmaz. Memleketi yönetmek ciddiyet gerektirir, adalet gerektirir; böyle olmaz. Hele burada gelip de tartışarak burada oturup da bir bakanın yerel yönetimi eleştirmesini kabul etmek mümkün değil arkadaşlar, yapmayın. Böyle şey olur mu ya! Bu kadar gayri ciddi, bu kadar usullere yakışmayan bir şey, açıkçası benim tüylerimi diken diken etti. Yani üzgünüm. Böyle bir konuşmayı dinlemiş olmaktan son derece üzüntü ve hicap duyuyorum. Böyle bir şey olmaz
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.